"İnsan yok sayıldığında öfkelenir." dedi.
Tartışmalar bıçak gibi kesildi.
Burası dışarıdan bir çay ocağı gibi görünse de fikirlerin yeşerdiği,
zihinlerin açıldığı, derin mi derin sohbetlerin yapıldığı bir yerdi.
İçeride her zaman televizyon açıktı; genelde haber kanalları zaplanırdı.
Bu antika sayılabilecek televizyon, İnsanların kulağına fısıldar gibi konuşurdu.
O kısık ses, çoğu zaman çaydaki küp şekeri eritmek isteyenler tarafından bastırılırdı.
Çay ocağının sadık müdavimleri genelde orta yaşlı ve eğitimli insanlardı.
Kimi emekli öğretmen kimi eski bir mühendis kimi de eski bir sahaf...
Bu çay ocağını farklı kılan ise köşedeki tahta sandalyede sessizce oturan ve sürekli kitap okuyan Eşref Abi'ydi.
Herkes onu buranın sahibi sanır "Çaycı Eşref ya da Filozof Eşref" diye hitap eder, büyük saygı duyarlardı.
Sanki o sandalye ve Eşref abi birlikte yaşlanmıştı.
Onun varlığı, sigara kokusunun ilişemediği bu çay kokulu mekâna bir bilgelik ve derinlik katıyordu.
O konuştuğunda herkes susar ne dediğine kulak kesilirdi.
Kelimeleri hikmet doluydu.
Çay ocağında gündem sosyal medya uygulaması Instagram'a erişim engeli getirilmesiydi.
Tartışmayı açan kişi, emekli öğretmen Kazım Abi'ydi, kendisini bayramda bile aramayan oğlunu ve torunlarını sadece buradan görebiliyordu.
Oysa birazcık suyuna gitse oğlu ile barışabilirdi.
İnatçıydı hem de keçi gibi.
"Olmaz böyle bir şey" dedi. Tartışmalar kısa sürede saygı çerçevesinde hararetlendi.
Erişim engelini destekleyenler de vardı karşı çıkanlar da!
Tartışmalar uzayınca Eşref abi konuştu. Bu kez sesi hırıltılı değildi.
-İnsan yok sayıldığında öfkelenir.
Instagram konusunda bir kısmınızın öfkeli olması, yok sayıldığınızı düşündüğünden.
İnsanlar Instagram'a neden erişim engeli geldiğini çok sonradan öğrendi.
Yapılan şeyin insanların anlayabileceği şekilde anlatılması gerekirdi.
Gerekçesi açıklanmayınca bu sadece otorite göstergesi olarak algılandı.
İnsanların bir kısmı kendilerini dışlanmış, özgülüklerine müdahale edilmiş hissetti,
Güven duygusu zarar gördü.
Eşref abi derin bir nefes alıp çayını yudumladı. Herkes devam etmesini bekliyor gibiydi.
O da bu beklentiye kayıtsız kalmadı.
Bir şeyin neden yapıldığın bilmeden, o şeyi anlamak ve kabul etmek zor olur.
Erişim engelinin gerekçesi hemen anlatılsaydı kabul edilebilirliği artardı.
Anlamak, anlatmak, açıklamak maalesef fıtratımızda yok gibi...
Toplum olarak en büyük sorunlarımızdan biri de bu!
Hem Instagram'a erişim engeli gelmesini 'ben de destekliyorum' dedi.
Birçoğu şaşırmıştı, böyle bilge biri nasıl bir "yasağı" desteklerdi!
Bakın beni hepiniz tanır, bilirsiniz. Ben vatansever, özgürlükçü bir insanım dedi ve ekledi.
Bu erişim engelinin arkasında terör suçları var. Bazıları "Hamas Liderinin taziye paylaşımları kaldırıldığı için erişim engeli geldi" diye düşünüyor fakat durum bununla sınırlı değil.
Terör, bir toplumu içten içe çürütür. İnsanları korku ve kaosa sürükler.
PKK ve PYD'lilerin hatta FETÖ'cülerin en çok kullandığı silahlardan biri de sosyal medya propagandası.
Buralarda özellikle gençlerin kalplerine, zihinlerine kök salacak mesajları rahatlıkla verebiliyorlar hem de oturdukları yerden.
Neredeyse her ülkede Instagram'ın temsilcisi varsa bizim de bir temsilci isteme hakkımız yok mu?
Her ülke, terör paylaşımlarını kaldırtabiliyorsa bizim de bunu yapabilmemiz gerekmez mi?
Nerede Türk özgüveni?
Duruşumuz milli sporcumuz Yusuf Dikeç gibi olmalı.
O kardeşimiz Türk milletinin özgüvenini, kararlılığını ve dik duruşunu somutlaştıran bir figüre dönüştü, hepimize örnek oldu.
Unuttuğumuz disiplin, azim ve vatanseverlik gibi değerlere sahip olmamız gerektiğini hatırlattı.
Türk halkının ruhunu ortaya çıkardı.
Zaten yetkililer bunu tamamen yasakladık demiyor.
Ne diyor? "Taleplerimiz karşılanınca Instagram tekrar açılacak"
Eşref abi her zamanki gibi sakin ve güçlü şekilde toplumun nasıl korunması gerektiğini anlatmıştı.
Çifte standardı dayatan Instagram'a "yok öyle yağma" mesajı vermişti.
-Hem bu tür yasaklar sadece bizim ülkemizde uygulanmıyor.
Özellikle terör konusunda geçici ya da kalıcı kısıtlamaları hemen her ülke yapıyor.
Mesela Fransa'da DEAŞ terör örgütünün propagandalarını yaymak ve
toplumdaki paniği önlemek adına çeşitli düzenlemeler getirilmişti.
Benzer şekilde İngiltere bazı yasaklamalar ve engellemeler getirdi.
İngiliz hükümeti X hesabından "paylaşım yapmadan önce düşünün" mesajı paylaştı.
Eşref abi konuştukça fikir ayrılığına düşenler erişim engeline karşı olanlar da
ikna olmaya başlamıştı. Hattı inanmayacaksınız bizim Kazım Abi bile...
Eşref abi devam etti:
Bizim ülkece eksik yaptığımız şey, önce erişim engeli getirip durumu çok sonra açıklamamız.
Bakın deprem dönemi de benzer bir şey yaşadık.
Sosyal medya uygulamalarına erişim kısıtlaması getirildi.
Bir grup isyan bayrakları çekti, böyle şey olur mu diye!
Oysa sosyal medyaya erişim engeli gelmesinin bir nedeni vardı.
O da, bu platformlarda çok sayıda asılsız ihbarın paylaşılması ve arama kurtarma çalışmalarının sekteye uğratmasıydı.
O gün yetkili biri çıkıp "bakın enkaz altındakileri kurtarmak için bunu yapmamız gerekiyor" deseydi herkes "başımızın gözümüzün üstüne" der desteklerdi.
Çayından bir kez daha yudum aldı.
Soğudunu fark etti. Küçük ince kırışıklarla dolu yüzü, keşke içmeseydim der gibi bir ifade takındı.
Siyah ceketini neredeyse hiç çıkarmayan Mehmet abi girdi söze, ekrana bakın dedi.
Instagram tekrar açılmıştı. Türkiye, herhangi bir şirket hukuka hareket ettiğinde ne yapıyorsa aynı kararlılıkla dik durmuştu. Sonuç başarılıydı. Türkiye, Mavi ve kara vatanda hak ve menfaatlerini nasıl savunuyorsa sanal vatanda da savunmuştu.
Instagram'a erişim engeli getirilirken "üçüncü dünya ülkesi olduk" diye ağlayanlar utanır mıydı?
Anlaşmaya göre:
-Katalog suçlar arasındaki paylaşımlar derhal kaldırılacak.
-Türk kullanıcıların hesapları ve hakları güvence altına alınacak.
-PKK, PYD ve FETÖ gibi terör örgütü propagandaları Instagram'da yapılamayacak.
-Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı olan gönderiler Instagram'da kaldırılacak.
Sosyal medya bağımlılığını nasıl çözeceğiz Eşref abi? Hazır Instagran açılmışken bu konuda bize akıl ver lütfen dedi Mehmet abi.
-Sosyal medya, hayatımıza büyük kolaylıklar getirdi, bu bir gerçek. Ama her şey gibi, onun da bir bedeli var.
Özellikle gençler arasında bağımlılık düzeyi tehlikeli hal almaya başladı.
Sosyal medya," dedi Eşref Abi, "Farkında olmadan zihinlerimizi ele geçiren bir araç haline geldi. Sürekli başkalarının hayatlarına bakmak, kendi hayatımızı yetersiz hissetmemize neden oluyor. O mükemmel fotoğraflar, o 'like' sayıları... Hepsi, insanın kendi değerini sorgulamasına yol açıyor. Bu da zamanla anksiyete ve depresyon gibi psikolojik sorunları beraberinde getiriyor.
Eşref Abi, bir an duraksadı! Öyle değil mi Kazım abi?
Kazım abi yere baktı, utangaç bir adamdı zaten.
Sosyal medya, bizi sosyal olmaktan da uzaklaştırıyor. Yüz yüze iletişim giderek azalıyor, arkadaşlıklar sanal ortamda sınırlı kalıyor. Gerçek ilişkiler kurmakta zorlanıyor insanlar.
Fakat Eşref Abi'nin anlatacakları henüz bitmemişti.
"Unutmayın," dedi, "Sosyal medyada dolaşan yanlış bilgiler, bir toplumun güvenliğini tehlikeye atabilir. Asılsız haberler, manipülasyonlar... Bunlar, insanları birbirine düşman eder, toplumda bölünmelere yol açar. Hele bir de terör propagandası yapılıyorsa, işte o zaman sosyal medyanın zararları iyice gün yüzüne çıkar."
Son olarak, Eşref Abi şunları söyledi.
"Sosyal medya, doğru kullanıldığında büyük bir nimettir.
Ama bu nimeti, kendi zararımıza olacak şekilde kullanırsak, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırız."
Her zamanki gibi, Eşref Abi yine bir konuda insanları bilinçlendirmeyi başarmıştı.
Boşuna diğer adı Filozof Eşref değildi.
Kimse kimseye bu lakabı bedavadan vermezdi.
Allah'a emanet olun.