Bir zamanlar sokaklar, komşuların hatta birbirini tanımayanların dahi selamlaştığı,
insanların birbirine tebessüm ederek geçtiği yerlerdi.
Her köşe başında, bir annenin çocuğuna nazikçe seslenişi, bir esnafın müşterisine ince bir jestle teşekkür edişi duyulurdu.
Kelimeler, tatlı ve yumuşak, yüz ifadeleri ise samimiydi.
Ancak, zaman geçti ve sokaklarımız değişti.
Şimdi, aynı sokaklarda, caddelerde yankılanan sözler sert, ağır, ve acımasız.
Küçük bir çocuk bile ağzından çıkan sözlerle büyümüş gibi görünüyor.
Sokaklar artık küfrün gölgesinde!
O kaldırımlarda kulaklarımız neler duyuyor neler?
Söyleyen değil duyan mahçup oluyor.
İnsanların dilleri hiç olmadığı kadar kirli.
O eski günlerin inceliği, şimdiki zamanın sertliğiyle gölgelenmiş gibi.
Ne oldu da bu kadar değiştik?
Eskiden insanlar daha çok öfke, hayal kırıklığı, acı,
ya da şaşkınlık gibi yoğun duygular yaşadıklarında, bu duyguları ifade etmek için küfrederdi.
Ama artık sokaklar her cümlesine küfür katan insanlarla dolu.
Bu büyükşehirlerde daha fazla.
Ufacık çocuktan liseli gence, orta yaşlıdan ihtiyara kadar,
ağzında argo ve küfürün eksik olmadığı insan yok gibi...
Sokaklarda küfürden geçilmiyor.
Bu da yozlaşma veya toplumdaki saygı ve nezaket eksikliğini giderek hızlandırıyor.
Bir şeyler yapmalı ama ne?
Belki de Aile Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı bir şeyler yapmak için adım atmalı.
Bir proje başlatmalı.
Bu bir toplumsal sorun, gülüp geçeceğimiz bir şey olmamalı
Ufacık bebelere öğretilen küfürler de tatlı gelmiyor artık.
Çünkü Küfürle büyüyen ağaç, meyvesiz kalır. Çocuklardan
"Allah bir" "Bismillah" gibi kelilemeleri duyunca daha çok mutlu oluyorum
Dilin bozulması ve küfürlü ifadelerin yaygınlaşmasının bir çok nedeni var.
Aile bunların başında geliyor.
Anne baba ya da çocukların abisinin ağzı bozuksa çocuğun da ağzı maalesef bozuk olabiliyor.
Bizim mahalledeki Kazım abinin 7 yaşındaki oğlunun ağzının bozuk olmasının nedeni de bu.
Çocuklarda dikkat çekme arzusu çok fazla. Özellikle olumlu davranışlarıyla yeteri kadar ilgi çekmeyip, takdir edilmeyen çocuk, ilgi çekmek için olumsuz davranışlara yönelebiliyor. Varlığını ancak bu tür davranışlarla ortaya koyacağına inanırsa, küfür gibi olumsuz davranışları tekrarlar. Ebeveynlerin iyi ve olumlu davranışları gösterip, çocuğa gereken takdir ve ilgiyi göstermeleri çok önemli.
Sosyal medya, televizyon, günlük konuşmalar ve hatta müzik gibi popüler kültür unsurlarında bu tür ifadelerin artışı da dilin genel olarak daha kaba bir hal almasına neden olabiliyor.
Küfürlü konuşma bizi içten yiyen bir kurt!
Bu durum beni fazlasıyla rahatsız ediyor, hepimizi rahatsız etmeli.
Kişisel olarak nezaketi, inceliği ve hoşgörüyü ön planda tutarak, çevremize ve gençlere güzel konuşmayı aktarmalıyız.
Dilin bozulmasına karşı en etkili çözüm, herkesin kendinden başlaması dikkatli ve bilinçli olmasından geçiyor. Bu, herkes İstanbul Türkçesi konuşsun demek değil.
Ben bu yazıyı yazarken sosyal medyada önüme şöyle bir yazı düştü. Muazzam, öyle değil mi?
Peki nasıl konuşmalıyım dedi?
Konuşacaksan;
Kibarca konuş. (Bakara/83)
Gerçeği konuş. (Ali imran/27)
Adaletli konuş. (Enam/152)
Zarifce konuş. (İsra/23)
Dürüst konuş. (İsra/28)
Nazikçe konuş. (İsra/28)
Yumuşak dilli konuş. (Taha/44)
Yalansız konuş. (Hac/30)
Anlamlı konuş. (Mü'minun/3)
Düzgün konuş. (Ahzap/70)
İnançlı insanlar ise dillerine daha fazla dikket etmeli.
Kaba ve kırıcı sözlerden kaçınmamız gerektiğini anlatan birçok hadis var. İşte onlardan bazıları
- "Güzel söz sadakadır."
- "İnsanların kalplerine sevgi kazandıran güzel ve tatlı sözü terk etmeyin."
- "Mümin, dil uzatıcı ve lanet edici, çirkin söz söyleyici ve edepsiz kimse değildir."
Küfürlü konuşmanın zararları ise saymakla bitmiyor.
Tıpkı sigara gibi...
Bir Sosyolog olarak size şunları söyleyebilirim:
Küfürlü konuşma, ilişkileri olumsuz etkileyebilir, iletişimde saygı ve nezaketi zedeleyebilir ve yanlış anlaşılmalara yol açabilir. Bu durum, kişisel imajı zedeler, profesyonel ve sosyal itibarın düşmesine neden olabilir. Ayrıca, küfür stres ve agresyonu artırır, duygusal gerginliği körükleyebilir. Kültürel hassasiyetler açısından küfür, toplumsal normlara aykırı olduğu için sosyal uyumsuzluk yaratabilir. Zihinsel sağlık üzerinde de olumsuz etkileri olabilir, negatif bir düşünce yapısına yol açabilir. Gençler ve çocuklar, bu dili benimseyerek sosyal gelişimlerinde olumsuz etkiler yaşayabilirler. Aman dikkat!
***
İbrâhim Hakkı hazretlerinin,
kızı Hanîfe Hâtuna nasihat olarak yazdığı şiir:
Gönülden dile bir yol vardır, ey can
Yumuşak konuş, tatlı sözler bul, ey can
Acı söz söyleme, sabırlı ol, ey can
Güler yüzlü, güzel sözlü ol, ey can
Güzel Allah senden razı olsun
Güler yüzünü görenler neşe bulsun
Sözlerin her gönlü tatlı bir hazla doldursun
Güler yüzlü, güzel sözlü ol, ey can
Sakın kimseyi incitme, hakaret etme
Ve sen de kimseye kırılma, dövüşme
Kendini sohbette övme
Güler yüzlü, güzel sözlü ol, ey can
Allah'a emanet olun.