"Bir kere sınırı aşan için artık sınır yoktur."
Bu söz, yaklaşık iki bin yıl önce Epiktetos'un dudaklarından dökülmüştü ve günümüzde hâlâ bir 'uyarı' olarak geçerliliğini koruyor.
Türkiye, askeri, güvenlik ve ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını aralamaya hazırlanıyor. Yeni dönemde, Kalkınma Yolu Projesi, Zengezur Koridoru ve BRICS gibi gündemleri daha sık duyacağız. Bu projeler, sadece bölgesel değil, aynı zamanda küresel ölçekte de yeni güç dengelerinin şekilleneceği bir sürecin habercisi.
İşte böyle bir dönemde Türkiye'ye karşı haddini aşanlar var! Ve sınır tanımayacak kadar ileri gitmek istiyorlar!
29 Ağustos'ta Türkiye'ye ait Aksungur silahlı insansız hava aracı, Irak'ın Kerkük kenti yakınlarında düşürüldü. Alelacele kameraların karşısına geçen komutan Abdusselam Hamudi, "Irak hava sahasını ihlal eden Türk SİHA'sını biz düşürdük" diye açıklama yaptı.
Oysaki Türkiye, bir hukuksuzluğun parçası olmamıştı. Bu noktada, uluslararası ajanslara ne demek istiyordu bu general? Türkiye, Irak topraklarında yuvalanmış terör örgütüyle mücadelesini, BM Şartı'nın 51. maddesinde yer alan meşru müdafaa ilkesi uyarınca sürdürüyor. Yani ortada bir hukuksuzluk yok!
Yaşananların ardından Ankara ile Bağdat arasında vakit kaybedilmeden temas sağlandı. Hakan Fidan, Yaşar Güler ve İbrahim Kalın mevkidaşları ile görüştü. Soğukkanlılıkla yaşananlar değerlendirildi. General Hamudi, Irak Başbakanı Sudani'nin talimatıyla Bağdat'a çağrıldıktan sonra tutuklandı. İran bağlantısı ortaya çıktı. Emekli Iraklı General Abdusselam Casim de bu bağlantıyı doğruladı.
İran, kendisinden bağımsız bir Irak devletinin olmasını istemiyor ve Kalkınma Yolu Projesi'ni eleştiren bir tutum sergiliyor. Çünkü projenin, kendi bölgesel etkisini azaltabileceğinden ve stratejik çıkarlarını tehdit edebileceğinden endişe ediyor. Bölgede kendi nüfuzunu koruma güdüsüyle, Ankara-Bağdat arasındaki gerilimi artırmak için generali kullanmış olabilir.
İran, Türkiye'nin terörle mücadelesine de destek vermiyor. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Mayıs ayında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:
"İranlı dostlarımızla konuşuyoruz, 'Bak kardeşim (teröristler) şu noktadan karşıya geçtiler, şuraya gittiler, takip ediyoruz. İHA'dan, SİHA'dan bakıyoruz.' İranlı dostlarımız cevap veriyor, 'Biz oraya baktık, orada hiç kimse yok.' Bu hoş bir yaklaşım değil. Tabii ki rahatsızız."
Ne gariptir ki aynı İran, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Abdullahiyan'ın hayatını kaybettiği helikopter kazasında, kaza kırıma uğrayan helikopterin enkazını Türk insansız hava aracı 'Akıncı' bulmuştu. "Komşunun komşuya her daim ihtiyacı vardır" derler, biraz vefa beklemek en doğal hakkımızdı!
İran yanlısı komutanın Türkiye ve Irak'a operasyon çekmeye çalışmasına en güzel cevabı ise Milli İstihbarat Teşkilatımız verdi. MİT, terör örgütü PKK/KCK'nın sözde İran sorumlusunu, Nujiyan Amed kod adlı Saliha Akbıyık'ı Irak'ın Süleymaniye kentinde düzenlediği nokta operasyonuyla etkisiz hale getirdi. İran'ın yaklaşık 40 km yakınında gerçekleşen bu operasyon, Tahran'a bir uyarı niteliğindeydi: "Irak'ta at koşturamazsınız, dikkat edin."
Türkiye ve Irak arasında terörle mücadele alanında giderek kuvvetlenen güçlü ve ortak bir irade var. Provokasyona geçit verilmemesiyle güven tesis edildi. Son dönemde PKK'nın Irak'ta 'yasaklı örgüt' ilan edilmesi ve 15 Ağustos tarihinde Ankara'da imzalanan 'Askeri, Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı' da bize bunu gösteriyor.
Kalkınma Yolu Projesi hedef alındıktan sonra Ankara ve Bağdat bu kez bir cinayet üzerinden karşı karşıya getirilmek istendi. İstanbul'da bir otelin restoranında Iraklı işadamı 10 kişinin saldırısına uğrayarak öldürüldü… Sosyal medyada Duhoklu iş insanı Hakeem Luqman Tawfeeq'in, Kürtçe konuştuğu için öldürüldüğü öne sürüldü. Öldüren de Kürt'tü. Batmanlıydı. Emniyet çok geçmeden kıskançlık nedeniyle çıkan kavgada öldürüldüğünü ortaya çıkardı.
Önce DEM Parti olayı büyütmeye çalıştı. Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit gerçeği bile bile asılsız iddiayı yineledi.
Duhoklu iş insanı Hakim Lokman'ın ailesinden birileri ise katiller cezalandırılmazsa Irak'ta Türk şoförlerin hedef alınacağını açıkladı. Sosyal medyada binlerce ırkçı tweet atıldı. Iraklı ve Türk kullanıcılar birbirlerini hedef aldı. Neyse ki emniyetimiz ve yargı, katilleri ve provokatörleri yakaladı. Bu konu da İran medyasında geniş yer tuttu.
Zengezur Koridoru'na gelince; İran'ın bu koridora yönelik rahatsızlığı, Rusya'nın desteğiyle daha da derinleşti. İran ,Rusya'nın Tahran Büyükelçisi'ni bakanlığa çağırarak itirazını bildirmişti.
Yaşanan her iki olayda, Türkiye ve Irak karşı karşıya getirildi. Bunlar son olmayacak. Irak'la işbirliği sürdükçe ve arttıkça provokasyonlar da artacak. Soğukkanlılıkla hareket etmek, iletişim kanallarını açık tutmak ve provokasyonlara karşı tetikte olmak, uzun vadede daha istikrarlı bir işbirliği ortamı sağlamak açısından kritik önem arz ediyor.
Kalkınma Yolu Projesi, küresel ölçekte önemli bir ilgi odağı haline geldi. Proje, Basra Körfezi'ni Avrupa'ya bağlayan en kısa güzergâh olarak öne çıkmakta. Bu projenin önemi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik boyutlarıyla da değerlendirilmekte. Projeye imza atan ülkeler, yalnızca potansiyel avantajlara değil, aynı zamanda projeye bağlı risklere de odaklanmalı ve olası senaryolara karşı hazırlıklı olmalı. Projenin başarılı bir şekilde tamamlanması, tüm zorluklar ve sıkıntılar göz önüne alındığında önemli kazanımlar sağlayacak.
Benzer şekilde, Zengezur Koridoru da potansiyel provokasyonlara maruz kalabilir. Projenin güvenliği ve başarısı için sürekli bir hazırlık ve dikkat gerekmekte.
Sonuç olarak, Türkiye'nin Kalkınma Yolu ve Zengezur Koridoru projeleri kapsamında ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşabilmesi, stratejik planlama ve güçlü bir diplomasiyle mümkün olacak.
Hepimize iş düşüyor...
Allah'a emanet olun.