MUHAMMED EMİN KARADAĞ

Eskişehir’deki Yerli Nazi

"Kendi varlığını yok sayan insan,

başkalarının kurduğu dünyada yaşamaya mahkûmdur"

Gençlerimiz başka bir dünyada yaşamaya mahkûm ve mecbur mu?

Neler oluyor!

Eskişehir'de miğferli, hücum yelekli, gamalı haçlı saldırgan terörü yaşandı.

Gencecik bir çocuk önüne geleni bıçakladı, bunu da canlı yayınladı.

Üzerinden çıkan 16 sayfalık manifestosunda,

Yeni Zelanda'da cami basan Tarrant ve Norveç'te gençlik kampını basan Breivik için "Aziz" diyor.

Yani teröristleri idol olarak seçmiş! Onları kahraman ve kutsal bir dava için mücadele eden insanlar olarak görüyor.

Eğer bir kişi kendi varlığını,

kim olduğunu, ne istediğini ve neden yaşadığını sorgulamazsa,

hayatının kontrolünü eline alamaz ve başkalarının kurallarına ve beklentilerine göre yaşamaya zorlanır.

İşte Eskişehir'de hem kurban hem de fail olan Arda ismindeki 18 yaşındaki gencimiz de

görünen o ki başkalarının kurduğu dünyada yaşıyordu.

Aşırı sağ hareketlere yakındı, ona göre davrandı.

Tuzağa düştü.

Döner pervaneli keskin dişli bu tuzak, ağzını açmış diğer gençleri bekliyor.

Bu olay, toplum olarak ciddi bir şekilde üzerine düşmemiz gereken bir uyarı.

Ya bir şeyler yapacağız ya da izlemeye ve "vah vah" etmeye devam edeceğiz

Çünkü bir şeyleri yanlış yaptığımız gün gibi ortada.

Aşırı sağ kökenli şiddet olaylarının merkezinde gençler var.

Milli İstihbarat Akademisi'nin raporu bize bu konuda çarpıcı gerçekleri sunuyor.

-En etkili görülen ortak yöntemler arasında sansasyonel "yalnız aktör"

saldırıları yer almakta. Bu tarz saldırılar genellikle bireysel olarak gerçekleştirilmekle birlikte, gruplar

tarafından da teşvik edilmekte.

-Faaliyetlerin büyük çogunlugu çevrim içi ortamda organize ediliyor. Eylem ya da

etkinliklere fiziki katılım sınırlı seviyede.

-Küresel iletişim gücünü kuvvetlendiren aşırı sağcı gruplar, Telegram başta olmak üzere kapalı iletişim kanalları üzerinden işbirligi ve koordinasyon faaliyetlerini hızlandırıyor.

-Aşırı sağcıların propaganda faaliyetlerinde yoğunlaştığı kitle 13-18 yaş arası gençler.

Oyun platformları başta olmak üzere, sosyal medya uygulamaları ve sağlık/fitness kulüpleri aracılğıyla eleman temini faaliyetleri yürütülmekteler.

-Grupların, saldırganları "azizlik" unvanıyla tanımlamak suretiyle özellikle

gençleri etkileme çabasında olduğu bilinmekte.

Eskişehirli Arda'da tam bu tanımlara uyuyor!

Aynı zamanda bir sosyolog olarak size bu konuyla ilgili şunu söyleyebilirim;

gençlerde kimlik bunalımı ve aidiyet duygusu eksikliği bu tür aşırı eylemlere yol açabiliyor.

Ailesinin ilgilenmediği, beraber zaman geçirmediği, sosyalleşemediği,

inancını, kültürünü öğrenemeyen çocuklar hayata katılmak yerine

kendilerine tehlikeli sığınaklar buluyor ve sonrasında daha çok savruluyor.

Bilgisayar oyunları onlardan biri…

Çocuğun tek başına kendi kimliğini inşa etmesi fazlasıyla zor.

Kimliğini inşa edemeyen çocuk çelik gibi önyargılarla besleniyor.

Bu önyargılar ne eğiliyor ne de bükülüyor...

Üstelik, ön yargılar sadece din ve inançla ilgili de değil.

"Müslümanlar terörist"

"Araplar pis"

"Suriyeliler hain"

"Kürtler terörist"

Eskişehir'deki saldırganın bağlantıları kesinlikle araştırılmalı.

Türk olmayan her etnik kökene, kimliğe "savaş" açmış yapılanmalar mı var?

kendilerine "Yerli Nazi" mi diyorlar?

Sosyal medyada kimleri takip ediyor, kimlerle iletişim kuruyor? Bunlara mutlaka bakılmalı.

Bir de Ümit Özdağ ve Zafer Partisi bu işin ne kadar yakınında ne kadar uzağında?

Eskişehir'deki olayda failin belirli bir kostümle hareket etmesi de popüler kültürdeki şiddet unsurlarından da etkilendiğini gösteriyor.

Sosyal medyada bu olayı "estetikleştiren" de var.

Bunlar açıkca suç işliyor.

Saldırı bir cami bahçesinde gerçekleştiği için inanç üzerinden bir şeyler söylemek istiyorum.

Sokakta "Arab'ın dini" diye İslam ile alay edenden tutun

ben "Tengriciyim" diye konuşan gençlere rastlamışlığım az değil.

Ocak ayında Eminönün'de bir genç, Filistin'e destek yürüyüşüne katılan ve

Kelime-i Tevhid ("Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah'ın elçisidir") bayrağı açan bir kişiye "Arap sevicisin" diyerek yumruk atmıştı.

Gerekçe olarak "Suudi Arabistan" bayrağı sandım demişti.

Ne bu öfke!

"İslam bir ırk değil, ten rengi değil, milliyet değil, bir kıta değil, bir mesajdır."

bu mesajı anlatmazsanız çocuğunuz sadece bunu "Arab'ın dini" olarak algılayabilir.

Çünkü özellikle sosyal medya, bunu önlerine güzel ambarlajlarla sunuyor.

Hem olumsuz örnekler de çoğaldı, suç biraz da bizde.

Kaba saba, kavgacı bir dindarlık tarzı ile gençere kötü örnek oluyoruz.

'Müjdeleyiniz, korkutmayınız' ilahi hitabını asla dikkate almıyoruz.

Hem bu çocuklar hala Yeşilçam filmleri izliyor, bir çoğunda işlenen dindar karakterler ahlaksız,

hilekâr, menfaatçi ve düzenbaz tiplerden oluşuyor.

Babasıyla bir kere Cuma namazına gitmemiş çocuk,

inandığını varsaydığı dinle alakalı hiçbir şey bilmeden-yaşamadan büyüyor.

Okuldaki eğitim ise maalesef bir kulaktan girip diğerinden çıkıyor.

Böyle olunca dini ve kültürü ile çatışan bir kimlik oluşturuluyor.

ABD'de yaşayan arkadaşım, çocuğuna Hristiyanlıkla ilgili genel bilgileri öğretiyor.

Çünkü içinde bulunduğu topluma uyum saylaması gerektiğini,

o insanların neye inandığı, nelere kıymet verdiğini bilmesi gerektiğini bilmesini istiyor.

Kimlik inşasına destek oluyor.

Eğer bu olmazsa çocuklarımız aşırı sağ hareketlerin oyuncağı haline gelebilir.

Kimlik, bireyin kendi benliğini tanıma,

anlamlandırma ve toplumsal bağlamda bir yer edinme sürecidir.

Var olmasıdır kısaca…

Bu süreç, kişinin kim olduğunu, hangi değerlere ve inançlara sahip olduğunu,

hangi rolleri üstlendiğini ve toplumsal düzende nasıl bir yer tuttuğunu belirlemeyi içerir.

işte bu süreci inşa edemeyenler boşlukta asılı kalmakta

Aidiyet ise bir bireyin kendini bir gruba,

topluma veya topluluğa ait hissetme duygusudur.

Bunu gerçekleştirmenin sayısız yolu var.

Rahmetli babam bu konuda bir uzmandı.

Mekânı cennet olsun.

Bu his, bireyin kendini bir bütünün parçası olarak görmesi

ve bu bütünle anlamlı bir bağ kurmasıyla ilgili.

Aidiyet duygusu, güven, kabul görme ve toplumsal destek gibi unsurlarla beslenir

ve bireyin psikolojik sağlığı üzerinde güçlü bir etkisi vardır.

Aidiyet, kişinin kimlik inşasında da önemli bir rol oynar; çünkü kişi,

kendini ait hissettiği gruplar ve topluluklar aracılığıyla

kimliğini tanımlar ve bu gruplarla etkileşim yoluyla kimliğini geliştirir.

Bir daha benzer olayların yaşanmaması dileği ile...

Allah'a emanet olun

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.