Ekonomi, yatırımlar, sağlık, eğitim-öğretim ve başka konular… Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçen Türkiye'nin bundan sonra yapacakları konusunda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında hummalı bir faaliyet yürütülüyor.
Sahalarının önemli isimlerinden seçilen bakanlar, konularına hakim isimler arasından tayın edilen ve edilecek bakan yardımcıları, aynı şekilde oluşturulacak diğer kadrolar… Her şey Türkiye'nin daha da gelişmesi ve ilerlemesi için…
Türkiye'nin yeni döneminde eksikliği hissedilen tek şey, muhalefet… Muhalefet denilen şey elbette var. Ancak, Türkiye'nin mevcut durumunda eksikliği hissedilen manada bir muhalefet henüz ufukta gözükmüyor…
Ülkeye gereken, yapılanları ciddiyetle takip eden, doğru ve güzel olanı takdir etmekle beraber yapılanların daha doğru ve güzel olabilmesi için önerilen getiren ve eksikler ve yanlışlar konusunda da iktidarı uyaran bir muhalefet…
Böylesi bir muhalefetin, ülkenin daha iyi yönetilmesine katkıda bulunma yanında, olup bitenleri izleyen milletimizin teveccühünü kazanabilmesi ve günü geldiğinde iktidar olabilmesi bile ihtimal dahilinde.
Ancak gerçek manada muhalefet partisi olabilmek için, belki de iktidar partisinden bile fazla çalışmak gerekiyor. Çalışmak ise, hepimizin bildiği gibi zorlu bir iş.
Yapılan hiçbir şeyi beğenmeyip, 'halkımız bize yapılan her şeyi eleştirme görevi verdi, dolayısıyla iktidar ağzıyla kuş tutsa bile bizden takdir beklemesin' mantığı ile muhalefet etmek ise çok kolay. Bu tür bir muhalefetin, ne memleketimize ne de kendilerine bir hayrı olmadığı ve olmayacağı da aşikar.
24 Haziran'da sandıktan çıkan neticenin, ana muhalefet partisi CHP'de gerçek bir muhalefet partisi olabilme konusunda değişikliklere sebep olabileceği ümidi, yavaş yavaş kayboluyor.
Sadece siyaset değil...
Koltuğunu koruma derdindeki Kılıçdaroğlu, ağırlıklı olarak ufuktaki olağanüstü kurultayın tedirginliği içinde belli ki. Tutarsızlıklarla malul açıklamaları, pek rahat olmadığının göstergesi. Değişime açık olmayan birisinin 'değişmeyen tek şey değişimdir' demesinin başka izahı yok çünkü…
CHP'nin hali böyle. Ancak esas mesele belki de başka yerde. İdeolojik bakışları ne olursa olsun, sahalarının uzmanı olan bazı isimlerin gelişmeler karşısındaki tutumları da, ciddi bir problem.
Bunlardan bazıları bu ülkeni vatandaşı olmanın gereğini yerine getirerek, çeşitli vesilelerle görüşlerini açıklıyor olsalar da, bazıları içlerine kapanmayı tercih ediyorlar, nedense.
Türkiye'nin problemlerini ve çözüm yollarını aslında çok iyi biliyor olsalar da, gerek bunları dile getirir ve gerekse çözümleriyle alakalı görüşlerini beyan ederken topu taca atmayı tercih edenlerin sayısı hiç de az değil…
Problemlerimizin en azından bazılarının kendilerini ait hissettikleri kesimden kaynaklanıyor olması. bu tutumun sebeplerinden birisi.
Kendilerini ait hissettikleri cenahın memleketin mevcut durumu ile ilgili eksik ve yanlış değerlendirmelerini de sineye çekiyorlar genellikle.
Aynı şekilde, ülkeyi yönetmekte olan kadroların mevcut birçok problemi çözdüğüne şahit olmuş olsalar da, bu konuda olanı olduğu gibi aktaran bir söyleme yanaşmıyor ve dolaylı anlatımlar için de bin dereden su getiriyorlar.
Ülkenin ileriye yönelik yürüyüşü konusunda uzmanlıklarını konuşturmaları gerektiğinde de, ciddi sıkıntılar çekiyorlar. Yapacağını biliyor olsalar da, işbaşındaki kadronun yapılması gerekenleri yapamayacağını söylemeyi, adeta bir mecburiyet kabul ediyorlar…
Yeni yönetim sistemine kavuşan Yeni Türkiye'nin yeni bir muhalefete ihtiyacı var...