Vaktiyle çeşitli sebeplerle aramızın limoni olduğu bazı ülkelerle sıcak ilişkiler geliştirmek için atılan adımlara, çeşitli bahanelerle karşı çıkanlar olduğu, sır değil. Bu tiplerin, kendisi ve bölgesi açısından gerekenleri değil isteneni yapan bir ülke olmamız için çabaladıkları da.
Gerginlik dönemlerinde, herkesle aramızın kötü olduğu ve hiç dostumuz kalmadığı propagandası yapanların, işler düzelmeye yüz tuttuğunda tam tersi davranıp bu defa ilişkilerin geliştirilmesine karşı çıkmaları, samimi olmadıklarının delili.
Oysa tarih, ülkeler arasındaki ilişkilerin her zaman iyi olmayabileceği ve zaman zaman dalgalanmalar yaşandıktan sonra tekrar iyileşebileceğinin örnekleriyle dolu.
Dost ve kardeş ülkelerle ilişkilerimizin düzelmesi sebebiyle kızgınlıktan köpürenler, kendilerini de güden emperyalistlerin sadece çıkarlarını düşündüklerini zaten biliyorlardır. Kendileri için önemli olmasa da iş birliği kılıfı altında sömürülenlerin farkındalığı, gidişatı değiştirebiliyor. Bölgemizdeki gelişmeleri bu açıdan da okumakta fayda var.
Sömürücülerin tarih sahnesine çıktıkları zamandan beri devam eden ve bundan sonra değişmesi beklenmeyecek bu husus için emperyalistlerin yumuşak karnı da denebilir. Bu husustaki gelişmelerin iş tuttukları ekiplerin kapasitelerine bağlı olduğunun da altının çizilmesi gerek.
Emperyal güçlerle iş tutup darbe ya da değişik yollarla ülkelerini yönetme makamına gelenlerin, mekanizmanın tamamen sömürücülerin lehine oluşturulduğunun farkına vardıklarında neler yapabilecekleri, önemli bir mesele.
ABD'nin arzusu üzerine 12 Eylül Darbesini yapan ekibin en tepesindeki Kenan Evren'in, devlet başkanlığı döneminde söylemek zorunda kaldığı 'ABD'ye elini veren kolunu kurtaramaz' şeklindeki söz, vaktiyle yaşananların olduğu kadar halen yaşanmakta olanların da bir özeti.
Elini verip kolunu kurtaramadığını fark edip şikayete başlayan Evren ve benzerleri yanında, kolunu da kaptırma aşamasında işin farkına varanların, kurtulabilmek için bazı çarelere başvurdukları, söylenebilir.
Türkiye'nin başta Mısır olmak üzere bölge ülkeleri ile geliştirmeye başladığı yeni sıcak ilişkilerin arka planında, birçok ülkenin iş birliği adı altında dayatılan programlarla hep kendilerinin kaybettiklerini kavramalarının ciddi bir payı var.
Sosyalizmin çöküşü sonrası Doğu Avrupa ülkelerinin serbest piyasa ekonomisine geçiş süreçleri, kendilerine destek olmasını umdukları büyük ülkelerce yağmalanmalarının örnekleri ile doludur.
Kendisinden olanları bile acımasızca sömürenlerin, halkı Müslüman ülkelere neler yapabileceklerini anlatmaya gerek yok. Bölgedeki gelişmeler, bazı ülkelerin Batılı emperyalistlerin cenderesinden kurtulma çabası olarak da yorumlanabilir.
Kollarını da kaptıracaklarını anlayanların, sömürücülere uzattıkları eli geri çekmeye başlamaları, iyi bir gelişme…