Yahudisi ve Hristiyanı ile Siyonistler ve her nedense kendilerini onları desteklemek mecburiyetinde hisseden Evangalistler hariç, Gazze'de bir soykırım yaşandığı ile ilgili olarak kimsenin şüphesi yok.
Önceki birikimlerin bir patlaması mahiyetindeki 7 Ekim Aksa Tufanı Harekatı sonrasında başlayan ve neredeyse durmaksızın devam eden katliamın bilinen kayıpları 40 binin üzerinde şehit, 100 bine yakın yaralı. Harap olan Gazze'nin yanında Batı Şeria'daki katliamlarda kayıp ve yaralı sayısı da gittikçe artıyor.
İsrail'in melanetlerini allayıp pullayarak dünyaya servis etmeye çalışan Batı medyası ne kadar gizlemeye çalışsa da aklın, mantığın ve bilinen bütün insani değerlerin ayaklar altına alındığı bir süreçteyiz.
ABD Başkanı Biden'in Temmuz başında 'İsrail'in teklifi' olarak açıkladığı ateşkes görüşmelerinde, hep fazlasını isteyen İsrail sebebiyle bir netice yok ve olacağa da benzemiyor. Ateşkes çabalarını zora soktuğu söylenen Hamas'ın daha açıklandığında teklifi kabul ettiği, herkesin malumu. Ancak, katil İsrail'e toz kondurmamaya çabalayanlar, ateşkesle ilgiyi Hamas'ı suçlamaya devam ediyorlar…
Yaşananları durdurabilecek tek güç olduğu düşünülen ABD'nin, vaktiyle başkanlarının açıkladığı ve İsrail'in sürekli zora soktuğu bilinen ateşkes görüşmeleri için 'kabul et ya da reddet' şeklinde bir taslak üzerinde çalıştığı haberleri, heyecan uyandırmaktan uzak. Hakem rolü oynamaya çalışan Amerika'nın, İsrail'den daha fazla İsrail yanlısı olduğu biliniyor çünkü.
Kim tarafından öldürüldükleri tartışmalı 6 esirin cesetlerinin İsrail'e ulaşması ile başlayan gösterilerin Netanyahu'yu zora soktuğu, kesin. Ancak, koltuğunu korumaya çalıştığı söylenen Netanyahu istifa etmek zorunda kalsa bile, bunun Gazze ve Filistin açısından herhangi bir fayda getirmeyeceği de biliniyor.
Yaklaşan ABD seçimlerinde Trump ya da Harris'in kazanmasının, Gazze açısından herhangi bir değişiklik sağlamayacağı gibi İsrail'de hükümet düşüp Netanyahu gitse bile yerine gelecek olanın daha vahşi davranmayacağının garantisi yok…
Hizbullah mensupları ve İsmail Haniye suikastlerinin cevabını vereceğini söyleyen İran, kendisine has sebeplerle sessiz.
İsrail vahşetini Lübnan üzerinden yaptığı saldırılarla belirli ölçüde hafifletmeyi amaçlayan Hizbullah, 7 Ekim'den beri rutin saldırılarını sürdürürken, Yemen'deki Husiler de İsrail bağlantılı gemilere saldırmaya devam ediyor.
Filistin'e yakın ve hatta sınırdaş olmaları dolayısıyla daha aktif olmaları gerektiği düşünülen Lübnan, Suriye, Ürdün ve Mısır'ın durumları da malum…
Gazze ve Batı Şeria'daki kardeşlerimizin içinde bulundukları durumun kısa değerlendirmesi böyle… İşin özeti şöyle: Ümit dağın ardında… Ama ortada dağ yok!..
Yine de 'Karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu zamandır!..' diyerek ve dua ederek, bekleyeceğiz…