Uluslararası ilişkilerde en bilinen savaş tanımlaması Carl von Clausewitz'in Savaş Üzerine eserine atfedilir. Clausewitz basitçe savaşı devletlerin temsilcileri arasında gerçekleşen geniş ölçekli askeri karşılaşma olarak tanımlar ve siyasetin bir türü olarak betimler. Ancak bu tanım zaman içerisinde yeni faktörler ve aktörler eklenerek genişletildi. İç savaş, hibrit savaş ve vekalet savaşı başlıca türleri arasına girdi.
İsrail'in Filistin'e yönelik saldırıları maalesef Amerika Birleşik Devletleri'nin arka çıkması ile katliama dönüştü. Bu katliamın sebepleri ve sonuçlarını ayrı bir başlıkta işleyeceğiz. Bugün Amerika'nın İsrail'e desteğinin ilelebet sürmeyeceğini ve daha önce yürüttüğü dış politikada ülkeleri nasıl kullanıp ortada bıraktığını vekalet savaşlarını tarihleri ile dilim döndüğünce yazacağım.
1979 - 1989 Sovyetler'in Afganistan'ı işgali, ABD öncülüğündeki Batı'ya, SSCB'ye karşı Afganistan'da bir vekâlet savaşı fırsatı verdi. Kod adı ''Siklon'' olan operasyonla CIA, tarihinin en pahalı ve en uzun programlarından birini devreye soktu. Program kapsamında Afgan savaşçılar desteklendi. Savaş Afganların canı ve kanı ile kazanıldı.
Ancak bu destek 2001'deki 11 Eylül saldırılarının ardından ABD'nin terörizmle mücadele bahanesi ile Afganistan'ı 20 yıllık işgal ile son buldu. Burada da kendi emelleri için ülkeyi parçalayan Amerika desteklediği yönetimi ortada bırakarak 2021 yılında Afganistan'dan çekildi. Geriye ne destek kaldı ne de özgür Afganistan.
Irak'ta da kurgu aynıydı. Aslında öncesi de vardı. Amerika'nın 1980 yılında Irak'a verdiği destek ile İran-Irak savaşı başlatıldı. Kazananı olmayan savaşta iki ülke de yıpratıldı. 1990 yılında Saddam Hüseyin Amerika'nın daha önce verdiği silahlar ile Kuveyt'e saldırdı. ABD öncülüğünde İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan, Suriye, Mısır gibi 28 devletin askeri koalisyonuyla savaştı. Geri çekildi. Ardından 2003 Irak işgali başladı. Gerekçe ise yine terörizm ve kitle imha silahlarıydı. Bu işgal 8 yıl sürdü. 2011 yılında yapılan anlaşma ile parçalanmış ve ortada bırakılmış bir Irak geride kadı. Aynı zamanda terör örgütlerinin de yuvası haline getirildi. Irak hala kendine gelmiş değil.
Ukrayna'da yine aynı oyun sahnede.
Rusya'nın Kırım'ı ilhakına göz yumdu. Ukrayna'yı savaşa sürükledi. Avrupa'yı arkasına alarak verdiği siyasi ve askeri destek devam etse de eski gücünde değil. Nereden bakılırsa bakılsın ortada bırakılmış bir Ukrayna var. Kaybettiği toprakları geri almayan Ukrayna yaklaşık bir yıl sonra ABD, Çin ve Hindistan'ın aracılığı sonucu Rusya ile masaya oturacak. Ortada kalan Ukrayna'da ise yönetimin değişmesi öngörülüyor. Vekâlet savaşına alet ettiği Ukrayna da ortada bırakıldı. Şuanda öyle gözükmese de bırakılacak. Çünkü Rusya'yı haksız da olsa hiçbir güç işgal ettiği topraklardan çıkartamayacak.
ABD aynı oyunu şimdi İsrail'in katliamlarına göz yumarak yapıyor. İsrail'in Filistin'deki işgaline ve katliamına göz yuman Amerika örtülü silah desteğini sürdürse de siyasi desteğini İsrail'den çekmeye başladı bile. Yakında işgalci İsrail dünya arenasında tek başına kalacak. Belki iki devletli çözüm konuşulsa da, Filistinlilerin kanı İsrail'in peşini bırakmayacak. Burada da yönetim değişikliği olacak.
Kısacası Amerika kendisi için yeni vekalet savaşı verecek ülke ve terör örgütlerini desteklemeye devam edecek ve yine onları ortada bırakacak. Bakalım ABD'nin bu güvensizlik politikasına bu kez hangi ülke ya da terör örgütü alet olacak.