Dezenformasyon ve propaganda, tarihin derinliklerinde kök salmış savaş araçlarıdır.
Geleneksel yöntemlerin yanı sıra, dijital çağın sunduğu imkanlarla siber etki operasyonları da hayatımıza girdi.
Bu operasyonlar, demokratik süreçlere yönelik saldırılarda da kullanılıyor.
Ücretli profesyonellerden, devlet destekli ajanlardan ve ideolojik güdümlü amatörlerden oluşan büyüyen bir havuz, dijital alanlarımızı hedef alıyor.
Giderek daha güçlü araçlara ve zayıf korunan platformlara erişimleri de çok kolay.
Son dönemde ise istihbarat alanında öne çıkan bir konu var: Etki ajanlığı. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de, dost gibi görünen ancak aslında karşı tarafa hizmet eden bu tür faaliyetler oldukça tartışılır hale geldi.
Peki, bu etki ajanları kimler ve ne tür faaliyetlerde bulunuyorlar?
Etki ajanları, siyasetçi, iş adamı, sanatçı, ekonomist, akademisyen, gazeteci ve STK temsilcisi gibi geniş bir alana yayılmış durumda. Bağlı oldukları istihbarat servisleri veya uluslararası şirketlerin emirleri doğrultusunda, istenilen algıyı oluşturmak ve gerekli propagandayı yapmak için çalışıyorlar.
Bu tür ajanlar, hedef ülke ve toplumda ciddi tahribatlara yol açabiliyorlar.
Etki ajanlığının Türkiye'deki yansımaları, ülkemizin iç siyasetinden dış politikasına, ekonomisinden sosyal yaşamına kadar geniş bir alanda hissediliyor.
Son dönemlerde yaşanılan yerel seçimler, İsrail ile ticaret iddiası ve MOSSAD operasyonları bunun örnekleridir.
MOSSAD için çalışan ve giyim kuşamı ile sakallı çarşaflı ajanların fotoğraflanması Müslümanlar arasında güvensizliğe ve mütedeyyin kesmi zan altında bırakma operasyonlarının bir biçimidir.
İsrail ile ticaret iddiası sonrası yapılan protestolar ve bunun Cumhurbaşkanına hakarete dönüşmesi de aynı fabrikanın ürünüdür. Belki eylem düzenleyen ve katılanların amacı bu olmasa da eylemin Cumhurbaşkanına hakarete dönüşmesi ve gözaltına alınırken başörtülü bir kadının ters kelepçe ile gözaltına alınıp fotoğraflanması tam bir etki ajanlığı faaliyetidir. Bu oyun daha önce FETÖ operasyonlarında da sergilendi. Gözaltına alınan başörtülü kadınlar arkadan kelepçelenip fotoğraflandı ve servis edildi. Algı şuydu başörtüsüne özgürlük getiren irade başörtülüleri gözaltına aldırıyor.
Özellikle tecrübesiz kuşaklarda bu yalanlar, gerçek algısı haline dönüştürülüp toplumda kutuplaşmaya ve provokatif eylemlere zemin hazırlıyor. Bir müddet sonra sempatizanlara dönüşen bu amatör grup kullanıldığının farkına bile varamıyor.
Toplumu yönlendirmede kullanılan kelimeler çok önemli. Bunu bilen etki ajanları önce yalanlar üretiyor ardından yalanları sürekli tekrarlayarak bilinçaltına negatif yığınak yapıyor. Bu negatif yığınağın hedefe ulaşmasında ise sözde entelektüeller devreye giriyor.
Meslekleri ve eğitim gördükleri okulları isimlerinin oluşmasında önemli bir etken olan bu grup eylem ve söylemlerini ise çoğu zaman kazan-kazandaki pozisyonlarını kaybetmeme adına sürdürüyor.
O yüzden toplum olarak bu oyunlara dikkat etmemiz ve duyarlı olmamız gerekiyor. Aksi halde en demokratik hakkımızı kullanırken bile bir anda kendimizi farklı bir oyunun içerisinde bulabiliriz.
Bu tür etki ajanlığının tesirinde kalmamanın yolu ise okumak, araştırmak ve hakikatin peşinde olmaktır. Maalesef dünya üzerindeki güç satrancı bu şekilde oynanıyor.