S- 400…
F-35'e geri dönüş...
F-16 modernizasyonu...
Ve KAAN...
İran-İsrail çatışması üzerine konuşulacak konu başlıkları çok.
Kimin kimi nasıl sınadığı tartışılıyor.
İsrail her karmaşadan kendisine bir avantaj sağlama politikasına devam ediyor.
13 Nisan İran misillemesine yönelik tam 7 gün sonra karşı bir misilleme yaptı.
Etkisi sınırlı olan ve ABD'nin onay ve destek vermediği bu karşı saldırının sonuçları ortaya çıkacaktır. Ama İsrail'in hedeflerinden biri gerginliği kısa sürede olsa düşürmek istemesidir. Ayrıca Gazze katliamına karşı uluslararası tepkiyi azaltma taktiğini işleten İsrail, Refah'a saldırı planlarını da uygulamaya koyma hazırlığında.
Ben burada şuna dikkat çekmek istiyorum.
Oda İran'ın İsrail'e yönelik misilleme saldırısında hava araçlarının entegre çalışması.
Gemilerden atılan füzeler ve karadaki hava savunma sitemlerinin dışında 5. nesil savaş uçakların önemi bir kez daha ortaya çıktı.
Özellikle İHA saldırılarına karşı etkili bir mücadele veren bu uçaklar hedeflerin birçoğuna ulaşmadan havada yok etti.
Milli silahların özellikle hava araçlarının savunmada hakimiyeti çok önemli. Askeri personelin canını tehlikeye atılmadan bir tek düğme ile yapılan bu vurucu güç karşı ülkeye karşı ezici bir üstünlük sağlıyor.
Türkiye, güvenlik güçlerinin savunma ve havacılık sanayisindeki ihtiyaçlarını milli çözümlerle karşılamaya yönelik olarak son dönemde yoğun bir çalışma yürütüyor. Bu çabalarda milli hava platformları önemli bir yer tutuyor.
Milli hava araçları çalışmalarıyla "uçak/İHA kategorisinde" 2013'ten bu yana 9 milli hava aracını uçuran Türkiye, milli muharip uçak KAAN ile zirveye ulaştı.
KAAN ile Türkiye, 5. nesil uçak üretebilen hatırı sayılı ülkelerden biri olacak.
Teknolojinin sunduğu en güncel yetenekleri taşıyacak olan KAAN, yeni nesil silahlarla havadan havaya muharebe, süpersonik hızda dahili silah yuvalarından hassas vuruş gerçekleştirebilecek.
En önemli özelliklerinden biri ise İran'ın İsrail'e misillemesinde yapılan savunmada ortaya çıkan entegre sistem içerisinde uçması olacak.
Peki, KAAN'ın stratejik önemi ne?
Türkiye sözde stratejik ortaklarından aldığı hava aracını tam anlamı ile kontrol edemiyor. Örneğin uçakların uçuş bilgisayarları ve harekat uçuş yazılımları üretildikleri firmaya ya da ülke kontrolünde oluyor.
Kullanılan mühimmatlar bile aynı ülkeden alınmasına zorunlu kılınıyor. Bu da hareketi kısıtladığı gibi mühimmat sorunu ile karşı karşıya bırakıyor. Cephede sizi süngü ile savaşa kadar düşürüyor.
Bu nedenle yerli ve milli savunma sanayii bizim için bir tercih değil zorunluluktur.
Böylesi bir dönemde devletimizin attığı iki önemli adım önem kazanıyor. S-400 ve milli muhrip uçak KAAN.