Demokrasi ve Milli Birlik Günü olarak idrak ettiğimiz
"15 Temmuz", Türkiye Cumhuriyeti için bir dönüm noktası olarak tarihteki yerini almıştır. Ama tarih olmamalıdır. Mühim olan,
"toplumsal hafızanın canlı tutulmasıdır!" Çünkü... Unutan veya unutturulan beyin ölüdür! Bugün FETÖ'nün sistematik olarak devam ettirdiği dezenformasyon faaliyetlerinin ana hedefi bir başka 15 Temmuz hikâyesi yazmak üzerine kuruludur. Böylece gerçekleri çarpıtmakla kalmamakta, uydurdukları senaryoyu satın almaya meyilli kesimleri de dinamik tutmayı hedeflemektedir. Sadece bu nedenle bile 15 Temmuz 2016 gecesi yaşananların ve hakiki kahramanların bilhassa yeni nesillere aktarılması kritik önemdedir. Karşımızda, asla nedamet getirmeyen,
"Pişmanlık yok düşmanlık var" diyen bir örgüt yapısı vardır. Himaye edildikleri ülkelerde fırsat kollamakta, dünya üzerinde yayıldıkları 100'den fazla merkezde ve elbette içerideki kripto unsurları üzerinden de
"rövanşizm ateşi ile yanıp tutuşmaktadırlar!"
***
Türk demokrasisinin darbelerle malûl sicilinde, 15 Temmuz'un bir gurur abidesi gibi parlaması ise tesadüf değildir. Dünya darbeler serisinde ilk kez bir millet, lideri ile bütünleşerek hain bir kalkışmayı canı pahasına durdurmuştur.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı ebedi olarak yaşatacak yönü, 15 Temmuz karanlığını aydınlığa çeviren dirayetli duruşunda saklıdır. Milletin o çağrı ile meydanlara koşması, bu hayasızca akına
"dur!" demesi, tıpkı ulusal kurtuluş savaşımız gibi birçok ulusa da ilham kaynağı olacaktır, hatta olmaya başlamıştır bile!
Gençlerin milli şuurla darbecilerin karşısına çıkması kadar, orta yaşın üstündeki kuşağın şimdiye dek yaşanan darbelerde içe kapanmanın yarattığı hüznü unutmamaları ve adeta bir kuşağın iade-i itibarı için tankların önüne çıkması da unutulmazdır!
***
"Sü (asker) uyur, düşman uyumaz" misali FETÖ ve benzeri paralel yapılarla
mücadele kesintisiz sürmeli, birkaç
kurumun veya özverili birkaç ismin görevi
olarak kalmamalıdır. FETÖ, siyasette yaşanacak
bir kırılmaya umudunu bağlamış
görünmektedir. Yani, henüz ıslah olmadığı
gibi bu örgüte karşı duranlara bir tür
cehennemi yaşatma hırsı ile vakti saatini
beklemektedir!
FETÖ kuklasının yanı sıra arkasındaki kuklacıları da hesaba kattığımızda bir anlık dahi rehavete yer olmadığı aşikârdır.
Unutmamak gerekir ki... Bugün bile FETÖ ve arkasındaki dış güçlere göz kırpan, iktidara gelme uğruna her türlü tavizi vermeye hazır siyasetçilerin olduğu bir sır değildir.
Bu yolla... Devlet kadrolarından ihraç edilen FETÖ'cülerin yeniden işbaşı yapma beklentisi beslenmekte, FETÖ diasporası olarak tanımlanabilecek ihanet şebekesinin ise gövde gösterisi ile ülkeye dönme ihtirası köpürtülmektedir.
Özetle...
Allah bu ülkeye bir daha 15 Temmuz ve benzeri olaylar yaşatmasın, hainlere fırsat vermesin.
Ve nihayet...
FETÖ, kamudan büyük ölçüde temizlense de "
FETÖ'vari yöntemler" maalesef bürokrasinin bazı kanatlarına bulaşmış durumdadır. Bu da uyanık olunması gereken bir başka meseledir!