Muazzam bir çaba var. Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı müthiş enerji ortaya koyuyor. İlçe ve il kongrelerinin yeni bir sinerji üretmesi için her türlü destek veriliyor. Genel başkan yardımcıları, grup başkanvekilleri, MYKK üyeleri, milletvekilleri, partinin kıdemli isimleri kongreler vesilesiyle ülkeyi karış karış dolaşıyor. Siyasi heyecanın Anadolu'dan Ankara'ya doğru dalga dalga yayılması için gayret gösteriyor. Hem nabız tutuyorlar hem de mesaj veriyorlar. Ekibin hakkını da teslim edelim, 34 günde 640 ilçe kongresinin tamamlanması az buz iş değil. Geriye kalan ise 333 ilçe kongresi. Tabii Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti Genel Başkanı olarak belli başlı il kongrelerine bizzat katılacağını ve 2025 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşmesi planlanan Büyük Kongre öncesi vites yükselteceğini de kayda geçirelim. 18 Ocak 2025
İzmir, 25 Ocak 2025
İstanbul, 29 Ocak 2025
Ankara il kongrelerinin gerek AK Parti adına gerekse siyasetin icra ediliş tarzına ilişkin tarihi nitelik kazanacağını bugünden not edelim. Örneğin klasik teşkilat yapısının ismen yenilenmesinin yanı sıra dijitalleşmiş yepyeni bir teşkilat modelinin devreye gireceğini ve diğer partilere de ilham kaynağı olacağını belirtmekle yetinelim.
***
Dedim ya Ankara'nın olağanüstü gayreti söz konusu diye. Öyle ki teşkilat seçimlerinde yüzde 60'ı aşan oranda değişim yaşanmış durumda. Ama bu tablo dikkatle analiz etmeyi de gerektiriyor. Neden? Çünkü
"değişim ile değişiklik" arasındaki ince çizgi pek çok dengeyi etkileyecek kadar önem kazanıyor da ondan.
Dışarıdan bir gözle ele alındığında, AK Parti kongreleri -şimdilik- Anadolu'nun tam manasıyla siyasi dip dalgası ürettiğini göstermiyor. Kuşkusuz, isimler değişiyor ama bu hamle şu an için
"değişiklik" arzusunu yansıtıyor. Kanımca, Anadolu'da ihtiyat hâkim. Yani geleceğe ilişkin öngörüler ve süreç okuma eğilimi daha belirgin!
Yanılma payım olabileceğini kabul ederek devam edecek olursam... 2002 yılında Anadolu İhtilâli'ne imza atan taban, 2024-25 şartlarında daha çok
"mevzileri koruma" saikiyle hareket ettiği izlenimi uyandırıyor. Buradan, değişime direnç veya değişimden endişe sonucu çıkmaz elbette. AK Parti'nin temsil ettiği değerlerin ön plâna alınması, toplumsal hafızanın tazelenmesi, bölgesel ve küresel risklerin ölçülmesi, tecrübeye değer verilmesi ileriye yönelik değişim iradesinin kapsamını ve derinliğini belirmeye aday duruyor.
***
Siyasi tarih bizlere gösteriyor ki... Aynı yöntemleri ve araçları
kullanarak farklı sonuçlar elde etmek
mümkün olmuyor!
Ama insanlık tarihi de teyit ediyor ki... Değişim gerçeğini göremeyen,
uyum sağlayamayan, değişime
yön veremeyenler kaybediyor.
Değişimin kişilere fatura kesilmesiyle, kusurlu aranmasıyla, sürekli eleştiri ve yakınma ile ilişkilendirilmesi millet olarak bizim genel rahatsızlığımız.
Oysa değişim yeni söylem, yeni politika, yeni eylem, yenilenmiş (hepsi yeni değil) kadrolarla, varoluşsal ilkeleri göz önünde tutan yolculuğun ta kendisi.
İşte bu nedenle... AK Parti için
"radikal değişimden" ziyade, yılların birikimini temel alan, kuruluş felsefesine bina edilen, dikkatli, güven veren, ikna eden, yarınlara ilişkin güvence sunan soluklu reform çizgisi ana doğrultu olarak kendini gösteriyor.