Yukarıdaki kavramın müellifi SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran. Duran Hoca, elbette kendi bakış açısından bu tanımın içini dolduracaktır. Ancak, birlikte katıldığımız programda (30.08.22 NTV Siyasi İşler) ortaya koyduğu çerçeve, 2023 seçimlerine giderken Türkiye'de çakması muhtemel kıvılcımların arka planını anlamak açısından oldukça kıymetli.
2023 sembolizmi ile beslenen öylesine dikkat çekici süreçlerin öncü sinyalleri geliyor ki...
Seçimlerin sağlığına dair erkenden başlatılan spekülasyonlar, iktidarla hesaplaşmanın kuralsızlığı, tırmanmakta olan dezenformasyon, her an her kişi ve kuruma yönelebilecek itibar suikastları, damarına basılan gençlik grupları, toplumsal fay hatlarının tetiklenmesi girişimleri gibi...
Tabii ki devletin ilgili birimleri (güvenlik/ istihbarat) bu tür kıpırdanmaları, bu amaçla organize edilen faaliyetleri (Gezi'den de alınan derslerle) ve zamanlamasını titizlikle takip ediyordur.
Öte yandan...
Çok sesli ve çoğulcu toplum yapısına ve eski Türkiye'nin yasaklarını geride bırakmasına rağmen ülkemiz... Hemen herkesin fikri gettosuna çekildiği, kendisi adına üretilen yapay gerçekliğe inandığı, özgürlük olarak ileri sürülen abartılı beyan ve davranışlara kolaylıkla taraftar bulabildiği ilginç bir dönemden de geçiyor.
Kanımca, siyaset kurumu da son 20 yılda gelişen sosyolojiyi bütüncül olarak değil parça parça okuyabiliyor. Tabloyu, sadece siyasi ajandasının sınırları ve öncelikleri içinde yorumlayabiliyor. Haliyle doğru olduğu kadar eksik analizler yapılıyor. Bu durum, net ve etkileyici sonuçlara ulaşmayı güçleştiriyor.
Sembolizmin kışkırtılması, değerler sistemindeki ortak paydaya yüklenen anlamları değiştiriyor. Toplumu bir arada tutan özelliklerin tarifinde ve hayata yansıyış biçiminde asgari müşterekten giderek uzaklaşılması, "kışkırtmaya müsait sembolizmi" kullanmaya programlı odakların iştahını kabartıyor!
Bu konuyu derinlemesine incelemekte fayda olduğunu belirterek 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin 100. yılında oluşan pozitif atmosfere özellikle değinmek isterim.
***
BAŞKOMUTAN VE KOMUTAN İLİŞKİSİ
30 Ağustos 2022. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi.
Beştepe Millet Camisi İmamı Fatih Kaya, Al-i İmran Suresi'nin 169-172. ayetlerini okuyor. Meal, barkovizyonda da yansıtılıyor.
"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler. Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar..."
Ordusuna, "Peygamber Ocağı" diyen, askerine "Mehmetçik" sıfatını takan; vatan, millet, bayrak, ezan uğruna evlatlarının "Allah Allah" nidaları ile şehadete ermesini en büyük rütbe sayan bu milletin, bir dönem 30 Ağustoslarda gördüğü muamele hafızalarda dün gibi taze...
O günlerden bugünlere bedel ödenerek tesis edilen toplumsal ve yönetsel mutabakat Türkiye'mizin en büyük kazanımı.
Vatan savunmasını milli sınırlar içinde olduğu kadar gönül coğrafyasında ve barışa ihtiyaç duyulan her yerde üstlenen komutaların, Başkomutana, "Direktiflerinizi almaya hazırız" dedikleri anlar ise geleceğimizin teminatı.
Evet... Ayrıştırıcı dil ve muameleye abanan bir azınlık var. Ama bizlere düşen görev, sağduyulu çoğunluğun moralini ve özgüvenini yükseltmektir.