Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın, "
demokrasi, hukuk, ekonomi reformu" mesajı ile başlattığı
yeni dönem, dört çevreyi
şoke etti...
1- FETÖ'cüler ve kriptoları.
2- CHP ve etrafındaki muhalefet bloğu.
3- AK Parti'den kopan ve yeni bir ittifak zinciri kurmaya çalışan partiler.
4- Türkiye'de ekonomi kaynaklı türbülans bekleyen ve buradan kendine uygun siyasi tasarım çıkarmayı hedefleyen dış odaklar ile kimi sermaye uzantıları.
Nitekim...
Cumhurbaşkanının birbirini tamamlayıcı beyanları sonrası en çok sesi çıkanlar, daha ilk andan kategorik itirazlarını sıralayanlar, yapısal değil kozmetik düzenlemeler olacağını iddia edenler de bu çevreler oldu.
Neden?
Çünkü
"hazırlıksız yakalandılar!"
Erdoğan'ın olayların gelişimi gözeten,
bu sayede gerçekçi ve esnek çözümler
üretebilen liderlik kabiliyetini tam olarak
hesaba katamadılar!
Esasen...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın insan haklarını, hukukun üstünlüğünü ve ekonomideki yeni nesil reformları siyasal ajandasında öne çıkarması,
"Düne kadar neredeydi?" diye tepkisellikle karşılanacak bir gelişmeyi değil,
"Ne iyi oldu da bu konular yeniden öncelik haline geldi" diye ele alınması gereken özellikli bir durumu ifade ediyor!
***
Tasavvufun büyük isimlerinden
Niyazi Mısri'nin o güzel anlatımından esinlenerek yeni şartları izah edecek olursak...
"Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş!"
Yani...
Her hal ve şartta çare,
"Adalet ve Kalkınma"dadır. Tıpkı AK Parti'nin arayışının isminde gizli olduğu gibi..
"Burhân sorardım aslıma, aslım bana burhân imiş!"
Yeni arayışın manasına
kanıt arayanların,
"değişim ve dönüşüm dinamikleri" ile AK
Parti siyasal genetiği arasındaki
güçlü bağlara bakmasının
yeterli olacağı gibi...
***
Bundan sonra dikkat edilmesi gereken başlıklar da birer birer ortaya çıkmaktadır...
Değişime direnen, eski alışkanlıklarla
hareket etmek isteyenler olabilecektir.
Özgürlük-Güvenlik dengesinde
yeni nokta aranırken, kritik alanlardaki
kazanımları baskılama arayışları da gözlenebilecektir!
Hukuki alandaki düzenleme çabasının
taraftar bulması, kriter haline getirilen
davaların seyri ile ilişkilendirilebilecektir.
Bilhassa ekonomi sahasında dün
ile bugünü kıyaslayıp çarşıyı karıştırmak
isteyenler de türeyecektir. Dün de bugün
de yarın da AK Parti'nindir.
Özetle...
Tanımlanmak ve içi doldurulmak istenen çerçeve geçmişle hesaplaşma vesilesi değil,
geleceğe yürüyüşün kilometre taşlarının döşenmesi iradesidir. Bu iddianın pozitif sonuç verebilmesi ise risk yönetmesini bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kitleleri ikna gücü ve ekonomik başarıyla doğrudan ilgilidir...