Artık taraflar birbirlerinin özelliklerini ve gücünü çok iyi biliyor.
Piyasa aktörleri olarak tanımlanan para merkezlerinin iç ve dış ayakları Hazine ve Maliye Bakanı
Berat Albayrak'ın modelini, kullanacağı araçları görüyor ve ona göre kartlarını açıyor.
Albayrak da Türkiye ekonomisini operasyona açık hale getiren finans kuruluşlarının analistlerini, yerli akıl hocalarını, yöntemlerini ve zamanlamalarını öngörerek dik duruyor.
Lakin...
Hafta sonu yapılan CHP Kurultayı'ndan yansıyan ekonomik söylemler,
Kemal Kılıçdaroğlu ile
"Dostlarımız" dediği açık ve örtülü ittifak ortaklarının
çarşıyı karıştırmaya hazırlandıklarına işaret ediyordu. CHP'deki Erdoğan karşıtlığı ile piyasaların Albayrak karşıtlığı üzerine kurulan siyasi ve ekonomik oyuna, bilhassa
"sonbahar senaryoları"na karşı uyanık olmakta fayda var.
Maalesef, bürokratik kariyerini AK Parti döneminde yapan bazı kilit isimlerin farklı gerekçelerle görevlerinden ayrılmaları da özgün bir probleme dönüşmekte. Kurumların içini ve davranış kodlarını iyi bilen yetişmiş bu isimlere gerek içerideki gerek dışarıdaki akademik ve finansal çevrelerin sahip çıkması ise -görünür gelecekte-
Truva Atı misali değişik nitelikte ataklara zemin ve malzeme hazırlanabileceğini gösteriyor!
***
Yeniden konumuza dönelim...
CHP Genel Başkanının, kamuoyunu manipüle etmek üzere kurultayda değindiği Londra kaynaklı parasal işlemlerin hakiki arka planına değinelim. Kemal Bey'in
"tefeci" diye tabir ettiği Londra'daki kuruluşların, Türkiye piyasalarını sarsma gücünün Albayrak döneminde kırıldığını bilhassa hatırlatalım. Bir tür
"kan davası"na dönüştürdükleri kayıplarını telafi etmek adına Türkiye'ye zarar vermek için organize olan bu grupların elinin nasıl kesildiğini asla unutmayalım. Swap adı altında Londra'da park eden milyarları bulan TL varlıkların Uzakdoğu'dan İngiltere'ye uzanan eksende nasıl suni döviz talebine dönüştürüldüğünü bir an olsun bile akıldan çıkarmayalım. Tüm bankaların girip çıkabildiği
bu oyunun doğrudan Türkiye sahasına, yani BİST'e çekilmesini ve hizaya girmesini de kritik hamle olarak not edelim. Firmaların borçlanmalarına dönük düzenlemeleri, bankaların öz kaynakları ile ilişkilendirilen limitleri de denkleme dahil edelim. Ve Kılıçdaroğlu'nun tefeci dedikleri unsurların, TL-döviz sarmalını önceki yıllarda başlattığını, 2018'den bu yana da
haksız kazanç musluklarının kısıldığını cümle âleme duyuralım.
***
Öte yandan...
Pusudaki piyasa oyuncularının, ekonomiyi enfekte etmek üzere sonbahara ayarlı, tehlikeli varsayımlarını da açıklayalım. Onların ekmeğine yağ sürmemek adına, birkaç mühim hususu titizlikle ifade ederek geçelim.
ABD Başkanlık seçimi ve Biden kazanırsa ihtimali, Kovid19'da ikinci dalga beklentisi, Türkiye'nin net rezerv seviyesinin mesajı, turizm gelirlerinde sert azalma hesabı, enflasyonun seyri, Merkez Bankası'nı faiz artışına zorlayabilecek muhtemel gelişmeler, dış borç ödemelerinin takvimi, enerji faturası vs...
Yaz yaz bitmiyor. Sorun şu ki bu kadar faktörü aynı anda,
mutlak negatif ortak paydada buluşturan bu anlayış, giderek piyasayı zehirliyor. Bakan Albayrak, iletişim yönetimini kendisi tasarladığı için bulaşıcılığı giderek artan bu odakların izolasyonu beklenen hızda olmuyor.
Özetle...
Piyasadaki statükonun bekçileri, Türkiye'nin dış politik, stratejik, siyasi ve ekonomik başkaldırısından rahatsız olan yabancılarla ve
müzmin muhalif politik gruplarla iş tutmayı sürdürüyor. Bize düşen, bu işbirliklerini, niyetlerini, hedeflerini ortaya çıkarmak...