CHP'nin, Kovid19 maskesi ile örttüğü 37. Olağan Kurultayı, paket program olarak hazırlanmış, adrese teslim, tek adam toplantısı idi.
Genel Başkan
Kemal Kılıçdaroğlu, standart
grup konuşmasını aşan
bir performans sergilemedi. Cumhuriyet'in, ikinci yüz yılına hazırlanma iddiası adına,
"dostlar kurultayda görsün" misali 13 maddelik malum reçetesini tekrar etti.
Yalnız, bu
"dostlar" meselesi önemliydi.
"31 Mart Yerel Seçimleri'nde duvarın arkasına geçtik. O duvarı şimdi dostlarımızla birlikte parça parça yıkacağız!" diyen
Kemal bey, Millet İttifakı'nın yanı sıra
yeni dostlarını
da ima etti. İşte o sola sağa selam çakma anında bir gafa da imza attı. Zira...
"83 milyonu Londra'daki bir avuç tefeciye çalışır hale getirdiler!" diyerek müstakbel ortağı
Ali Babacan'ı,
"Süleyman Şah Türbesi'nden bayrağı indirip, toprağı terk ettiler! Onlar vatan hainidir!" ifadesiyle muhtemel paydaşı
Ahmet Davutoğlu'nu hedef aldığının ne kadar farkında idi bilinmez!
Konuşmasından bir ara, cezaevindeki
Selahattin Demirtaş ve tanımsız kalan Kürt sorunu vurgusuna da yer vererek, resmi siyasi nikah kıyamadığı HDP'nin gönlünü almayı denedi!
***
"Firavun, Nemrut, Sivil Darbe" söylemi ile bezenen konuşması,
"Alçakgönüllü uygarlığı inşa edeceğiz" vaadini baştan
değersiz kıldı.
Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan ve AK Parti ile siyasi rekabette bocalayan
görüntüsü bir yana 2023'te
Cumhurbaşkanı adayı olacağını bile
açıklayamadı. Sadece, 2019 İstanbul
Seçimi'nden aldığı motivasyonla,
"dostlarımız" dediği,
"oportünist ittifaka" bel
bağlayarak, iktidar hedeflediğini
söyleyebildi!
Lozan dedi de Ayasofya'nın, bağımsız Türkiye için anlamına bir cümle dahi değinemedi!
Hükümet eleştirisine bolca zaman ayırırken,
"18 yılda 2.4 trilyon dolar harcandı ama kimse bilmiyor" dediği sırada, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amasya Çevre Yolu'nun açılışını gerçekleştiriyordu!
Nihayet...
CHP Kurultayı'na, tümüyle belediye başkanlarının ağırlığı damgasını vurdu. Salonun düzeninden delege markajına, parti meclisi kulisinden medya manipülasyonuna kadar!
Nitekim, İstanbul Belediye Başkanı
Ekrem İmamoğlu'nun şu beyanı çok şeyi özetliyordu:
"Genel Başkanımızla ilgili zerre kadar sorgulayacağımız bir şey yok. Sadece etrafını iyi bir yönetimle toparlamamız gerekiyor!"
Ve son nokta!
Bir kitap dağıtıldı dün...
Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür ve Adil Bir Türkiye İçin "YÜRÜYÜŞ." 495 sayfa, 35 TL.
201. sayfasında, adalet yürüyüşü adı altında organize edilen faaliyete atfen
"... eğer bir bedel ödemek gerekiyorsa o bedeli önce ben ödeyeceğim!" yazıyordu. Maalesef, şu soru Kurultay'da cevap bulamadı:
"Hangi bedeli ödedi-n?"