15 Temmuz 2016...
FETÖ darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçti.
Bugün hala sorulması gereken sorular, akıldan çıkarılmaması gereken gerçekler söz konusu...
Sadece şu üç soru ve bu sorulara her pencereden verilecek kritik cevaplar bile çok şeyi anlamaya yarayabilir!
Soru: FETÖ darbesinin karakteristiği ne idi?
Cevap: Kim ne derse desin "matruşka darbe" niteliğindeydi. Görünürdeki aktörleri kadar, darbeye yön verme veya darbe sonrası nizama göre konuşlanma hesabı güden unsurları, iç ve dış destekli uzantıları söz konusuydu.
Soru: Darbenin hedefinde kim vardı?
Cevap: Darbeciler, tartışmasız biçimde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı ortadan kaldırmayı amaçlıyordu. Darbenin, matruşka kısmı da o karanlık emele ulaşılmasıyla ilgiliydi! Yani, kanlı senaryonun ardından, kimlerin iktidara geleceği/getirileceği kısmında gizliydi. Allah'tan, Erdoğan milleti darbeye direnmeye çağırdı ve inananlar da meydanlara koştu, darbecilerin karşısına çıktı. Erdoğan'ın cesareti ve basiretiyle tarihin kırılma anı yaşandı. Darbecilerin de darbeden istifade etmeye hazırlananların da oyunları bozuldu. Belki de... Darbeye girişenler tasfiye edilirken, darbeyi azmettiren ama bastırma görüntüsünden de yararlanmayı uman kimileri için kamuoyu algısı yönetilecekti. Yine Erdoğan'ın ezber bozan çıkışı ve yıllarca darbe mağduru olmuş kitlelerin canlarını feda etmesi sayesinde 15 Temmuz gecesi, suni kahramanlık algısı üretmeye programlı kimi politik ve askeri figürler başlarını kaldıramadı.
Soru: Darbenin neticesinde ne olacaktı?
Cevap: Elbette, Erdoğansız hükümet formülleri uygulanacaktı. Memleketin sözde sahipleri (!) aktive edilecek, dışarıdaki akıl hocaları da arkalarında duracaktı! Hatta... Şemdinli'de, 2012 yılında PKK'nın 400 kilometrekarede alan hakimiyeti safsatası ile başlayan, çukur-hendek operasyonları ile toprağa gömülen planlar sahnelenecekti. Irak-Suriye sınırındaki izdüşüm merkezlerden (Kobani gibi) başlatılacak etnik örgülü emperyalist işgal girişimiyle Türkiye içinde farklı yönetimler ve bölgeler kurma planı zemin kazanacaktı.
Aradan geçen 4 yılda...
15 Temmuz'un unutulmaması ve unutturulmaması gereken yönleri kadar bugün dahi teyakkuzda olmayı gerektiren gizemli yanları mevcut!
***
Danıştay'ın Ayasofya kararının ruhu...
İlgilenenler için, 2 Temmuz 2020 tarihli Danıştay 10. Dairesi'nin Ayasofya kararının gerekçelerini okumalarını özellikle tavsiye ederim.
İdari yargılama usulünün incelikleri, vakıf hukukunun üstünlükleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay içtihatlarının ilkesellikleri... Hepsi gerekçede yer bulmuş. Üstelik her bir kelimenin metin içinde kazanacağı anlam da dikkate alınarak yazım tamamlanmış.
Meselenin, Danıştay kararına yansıyan teknik ve hukuki kısımlarının yanı sıra karara yansımayan ama kararın ruhunda karşılık bulan bir boyutu daha var.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, uluslararası toplumun baskı ve tehditlerine karşı durabilen özgün tarzı olmasa idi, Danıştay kararının olgunlaşması da hayata geçmesi de zor olurdu!