Sesi, bir başkasından geliyormuş gibi konuşabilen kimselere "vantrolog" denilmekte. "Karnından konuşanlar" diye de anılmakta olan vantrologlar, kendi doğal seslerini kullanmalarının yanı sıra ikinci bir ses daha çıkartabilmekte.
İşte bu özgün işe değinmemin sebebi, siyasetteki tezahürü üzerine uyarlama yoluyla gözlem ve tespitlerimi paylaşmak için...
Hatırlanacağı üzere Kasım 2002'de iktidara gelen AK Parti'ye biçilen bir rol vardı. Hatta o tarihte Başbakan olan Tayyip Erdoğan, rahatsız olduğu o dayatmayı hep vurgulardı. Ankara'daki müesses nizam AK Parti kadrolarına, "Hasbelkader seçilip geldiniz, hükümeti de kurdunuz. Ama siz belediyecilikten anlarsınız, devlet işleri ise başkadır. Yol, su, elektrik gibi altyapı işleriyle siz ilgilenin. Dış politika, güvenlik, ekonomi gibi stratejik konuları bize bırakın!" mesajı veriyordu. Milletin desteği, Erdoğan'ın kararlı duruşu ve AK Parti kadrolarının demokratik mücadelesi sayesinde o zihniyet büyük ölçüde kırıldı. En azından, "İktidardalar ama muktedir olamazlar!" iddiası çökertildi.
***
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, ikinci icraat yılı dolarken Ankara'daki siyasi vantrologlar, bazen eşgallerini de gizleyerek yeni bir tezi dillendirmeye, neredeyse meşruiyet kazandırma çabasına girişmiş gözükmekte!
Nedir o tez?
"Başkan Erdoğan sadece Irak, Suriye, Libya, Doğu Akdeniz, düzensiz göç, AB, ABD, Rusya ile ilişkiler vb bağlamında bölgesel ve küresel sorunlarla ilgilensin. Kendisi zaten çok yoğun!"
Detayları tam olarak paylaşılamasa da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, pratikteki karşılığına dair kapsamlı bir çalışma yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın koordine ettiği o çalışmadan, sistemik problemlerden ziyade uygulamadan kaynaklanan sorunlar yaşanabildiği sonucu çıkmış ve o noktalara dair çözüm önerileri geliştirilmişti.
Bugün gelinen noktada...
Devlet işlerinin sevk ve idaresinde Külliye odaklı merkezileşmeden bolca söz edildiğini, vantrolog siyasetçilerin de bunu desteklediğini giderek daha fazla duyuyoruz.
Evet, Cumhurbaşkanı'nın yoğunluğuna, temas trafiğine, erişilebilirliğine ilişkin farklı değerlendirmeler var. Konuya samimiyetle yaklaşanların anlaşılabilir ve dahi makul kaygıları da söz konusu.
Ancaaakk...
Pandemi şartlarından kaynaklanan özellikli nedenlerden ötürü Cumhurbaşkanı'nın geleneksel ve tavizsiz tarzı olan birebir görüşme yöntemi yerine teknolojinin sunduğu imkanları kullanarak gerçekleştirdiği görüşmeleri birbirinden ayrıştırarak, toptancı yaklaşımla yorumlama hatasına da düşülmemeli. Cumhurbaşkanı'nın, bilhassa Huber Köşkü'nde bulunduğu dönemde de oldukça çok sayıda isimle, hayli içerikli konuşmalar yaptığı da göz önünde tutulmalı
Kuşkusuz, ülke yönetimi dinamik bir süreç ve düzenli güncellemeleri de zorunlu kılıyor. Ama aynı zamanda Cumhurbaşkanı'nın birikim ve tecrübesi ile yani yaşanmışlıkları ile şekillenen nev'i şahsına münhasır özelliklerini de asla unutmamak gerekiyor!
Bununla birlikte,
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sahadaki uygulayıcısı veya teknokratı konumundaki isimlerin de topu sıkça Külliye'ye atma kolaycılığı yerine bireysel ve kurumsal iş yapma biçimlerini sakin kafayla değerlendirmeleri de bekleniyor.
Bir başka anlatımla...
Cumhurbaşkanı'nın çizdiği çerçeve, hükümet programı ile AK Parti'nin ilkeleri çok açık ve net belli iken,
Ayrıca...
Cumhurbaşkanı'nın güven alanında görev ifa eden her bir ismin, hassas anlarda veya konularda bizzat Sayın Erdoğan'a da danışarak, üstlendiği sorumluluk alanını doldurması mümkünken...
Ve nihayet!..
İnisiyatif sergilemekten ziyade neredeyse kural haline getirilmekte olan davranış kodları ile topun yukarıya atılmasına meyletmeleri de pek de kabul edilebilir değil.