Öncelikle
Esra-Berat Albayrak çiftini tebrik ediyor,
Hamza Salih'in her manada bugünden daha temiz bir dünyada yaşamasını diliyorum. Allah, analı babalı büyütsün!
Ailemiz, inancımız, bizi var eden ilkelerimiz söz konusu olduğunda akan sular durur. Ne makam ne de mevkii aklımıza gelir.
Kendimizden bile çok düşündüğümüz insanları korumak için gözümüzü budaktan sakınmayız.
Hele hele, bizimle bitmek tükenmez hesabı olanların, ailemizin masumiyetine yönelik mütecaviz tutumlarına zerrece tahammül gösteremeyiz.
Hazine ve Maliye Bakanı
Berat Albayrak'ın, 4. evladının dünyaya gelişini
sosyal medyada paylaşmasından sonra,
insanlıktan nasibini almamış yaratıklarca
üretilen yorumlar bize şu hususları düşündürmekte:
Hastalıklı zihinlerin organize ettiği saldırı
bir sabiyi hedef aldığı kadar, ailesini ve temsil
ettiği değerleri de hedef almaktadır.
Haysiyet yoksunu grupların içinde, kin
ve nefretle malul FETÖ'cülerin bulunması
sürpriz olmadığı gibi bu örnekler bizler için
teyakkuz halinin önemini teyit etmektedir.
Aileye, masum bir bebeğe edepsizce
dil uzatılması karşısında bazı siyasetçilerin
ve kimi sivil toplum kuruluşlarının önce,
"bir şey yokmuşçasına!" sessiz kalmaları, sonra
yasak savmak kabilinden genel geçer beyanlarla
tepki sergilemeleri,
ülkedeki samimiyet açığını göstermeye yetmektedir.
***
Prensip olarak sosyal medya alanı, en geniş özgürlük mecrasıdır ve öyle de kalmalıdır.
Lakin sosyal medya...
Hesap verebilirliğin olmadığı, eşgallerin karartıldığı, psikolojik harekatların yapılabildiği sınırsız hakaret ve küfrün sahası olarak da kalmamalıdır.
Günlük hayattaki hukuki ve cezai sorumlulukların dijital hayatta da olmasını beklemek, özgürlüklerin kısıtlanmasını istemekle eş anlamlı değildir ve bu yöndeki iddialar da birer tuzaktan ibarettir.
Netice olarak...
Kötülüklere karşı "iyilikle mücadele edilebileceği" öğretisinden gelen bizler, "oyunun kuralı" diye sunulan kuralsızlıklarla baş edecek özgüvene sahip olsak da dijital itibar suikastine uğrayan herkesin hakkının da savunucusuyuz!
*
Rutin dışı süreçler ve kripto kuşkusu!
Mesleki hislerim beni, tekil örnek gibi gösterilip geçiştirilen adli, idari ve asayişe dair muhtelif iş ve işlemin "kripto unsurlarca" kurgulanmış olabileceğini sorgulamaya çağırıyor.
Son dönemlerde duyduğumuz, tanık olduğumuz örnek olaylar ya tesadüfen üst üste geliyor ya da "bu kadarı tesadüf olamaz" dememize neden oluyor.
FETÖ ve müzahirlerinin organize iş çevirme kabiliyeti kırılsa da karakterini ve bağlantılarını gizleyerek kamu sisteminde varlığını sürdüren unsurların, kendi çaplarında her türlü kasti faulü yapmaya meyilli oldukları hiç göz ardı edilmemeli.
Şayet...
Olağan veya rutin resmi bir işlem rayından çıkarılıyor veya kör düğüm atılarak içinden çıkılmaz hale getiriliyorsa bu durumlara münferit hadise diye bakmak yerine "Acaba?" diye şüphe marjı ile yaklaşmakta fayda var.
Bir diğer husus da...
Herhangi bir kurumsal görevin icrasının, hassas makamlara veya kişilere yönelik faaliyete dönüşmesi ya da öyleymiş gibi sunulup kurumların kapasitesinin felç edilmesi olasılığı! Bu da kompleks süreçlerin bitmediğinin göstergesi olabilir!