Tezvirat erken başladığı için meseleye aynı hızla açıklık kazandırılmasında fayda var. Doğru tahmin ettiniz. Konu, Kovid19 önlemlerinin kademeli olarak esnetilmesi ile ilgili. Evet, muhtelif görüşler söz konusu. Gerek zamanlama gerek mekanlar bağlamında farklı öneriler, hatta kaygılar gündeme getiriliyor. Her biri haklılık payı içeren yönler, makul izahlar da içeriyor. Lakin
"yeni normalin" bulunması için bir
"pilot uygulamaya" da ihtiyaç duyuluyor. Yani bir yerden başlamak gerekiyor. Önümüzdeki üç haftalık dönemin ülkemizde tecrübe edilmesi,
Avrupa'da benzer kararlar alan ülkelerin de eş zamanlı izlenmesi büyük önem taşıyor. Örneğin Avusturya'nın okulları açma kararı, kısa süre içinde Türkiye açısından da değerlendirmeye esas sonuçlar ortaya koyacak. Veya Almanya'nın iş yerlerini, müzeleri, hatta çocuk yuvalarını faal hale getirme hamlesi de yine Türkiye bakımından gösterge niteliği kazanacak. Hele hele Almanların,
"Virüs yayılma hızında üst sınır" tayin etmesi ve bu kritere göre her bir yerleşim yeri düzeyinde önlemlerin kapsamını genişletme veya daraltma yaklaşımını ortaya koyması da oldukça anlamlı duruyor.
***
Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın 11 Mayıs'a takvimlendirdiği ilk adımları,
"Dene, Gör, Karar Ver" prensibi ile değerlendirmek doğru olur. Cumhurbaşkanı'nın
"Rehavet ve Karamsarlık" sarkacında gidip gelmekte olan bu zorlu günlerin üstesinden gelmeye çalıştığı dikkate alınırsa, halihazırda risk almasından değil de
"risk yönetmesinden" bahsedilebilir. Kaldı ki Sn Cumhurbaşkanı milletin sağlığını, piyasanın canlılığını mutlak öncelik olarak tayin ederken, şu ana kadarki
başarının tersine dönmesinden medet uman çevrelerin de fazlasıyla farkında. Bugün hala Türkiye'de ekonomik tıkanıklıktan, siyasi fatura çıkaracak bir aksilikten veya erken seçim senaryosundan nemalanmak isteyen çevrelerin varlığı inkar edilemez bir gerçek. Oysa memleketin asli gündemi
"seçim değil geçim!" İşte bu nedenle, ekmek davasına inanan her vatandaş sorumlu davranmak, herkes bir diğerini uyarmak zorunda. Birkaç gündür gözlediğimiz manzara, ironik biçimde
"fırsat ve tehditlere" işaret ediyor. Tehdidin boyutu kalabalıktan, yaygın maske kullanılmamasından, fiziksel mesafeye yeterince özen gösterilmemesinden kaynaklanıyor. Fırsat boyutu ise vatandaşların bir an önce hayata karışma arzusunda yatıyor ve
ekonominin de hızla toparlanma potansiyeli taşıdığını teyit ediyor.
Özetle...
Siyasi polemikten beslenen, gerilimden oksijen
alan muhalif odaklar ve işbirlikçileri, gelecek
haftalardan itibaren bastırılmışlık duyguları ile
sahne alıp kamuoyu manipülasyonu için elinden
geleni ardına koymayacaktır.
"Kayıp senaryosuna" oynayanlara aman
dikkat!