31 Mart yerel seçimlerinde seçmen, bütün partilere ayar verdi. Kimine kendini düzeltmesi için "sarı kart" gösterdi, kimine "Senin işin bitti" diye işaret verdi, kimine de "Hadi kendini göster" diye "yatırım kredisi" açtı.
Ama en şaşırtıcı sonuç, üzerinde fazla durulmayan DEM Parti'de yaşandı ve daha da yaşanacak. Diyarbakır veya Van gibi illerde DEM Parti'nin kazanacağı belliydi ama en çok merak edilen ve tartışılan İstanbul'da ne yapacağıydı.
Ne oldu biliyor musunuz? En güçlü adayı Meral Danış Beştaş bile yüzde 2.12 oy aldı. Genel olarak yerel seçimlerde oyları düşse de bu kadarı hiç olmamıştı. Daha hazin olan ise en güçlü aktörü Beştaş'ın, İstanbul'dan oy almamasına rağmen hiç oralı olamaması ve kendisine verilmeyen oyun CHP adayı Ekrem İmamoğlu'na verilmesiyle övünmesiydi.
Aslında burada bırakın siyasi tarihimizi dünyada örneği olmayan siyasi bir "alicengiz oyunu" oynandı. İşin asıl vahim tarafı ise o oyun Kandil'in siyasete müdahalesini meşrulaştırdı. Artık "montaja" falan gerek kalmadan kurulan kirli oyunla Kandil'in baronları bizzat İstanbul siyasetinin belirleyici aktörleri oldu. Bundan da ne CHP yönetimi ne de Kandil'in yönlendirdiği oyları alan İBB Başkanı Ekremİmamoğlu rahatsız oldu.
Bu tablo bilinen ama hep saklanan bir gerçeği, DEM siyasi çizgisinin Kandil'e rağmen bir iradesi olmadığını bir kez daha ortaya koydu.
Seçim sürecini hatırlayın; 8 yıl sonra ortaya çıkıp konuşan "efsane" siyasetçi bir Leyla Zana vardı. Gittiği her yerde CHP'ye yönelik, "Biz kimseninuşağı değiliz, 'oyunu banaver ama görünmez ol.' Ama bizhayalet değiliz ki. Bizi aptal yerinekoyuyorlar" diyordu. Dahası İstanbul'daki Kürtlere açık çağrı yapıyordu: "İstanbul'daki Kürtlere sesleniyoruz:Kendinize oy verin. Diyoruzki artık DEM, bizim DEM'imizdir.Buradaki dinamik güçle buluşacakmısın İstanbul? Bu halkseninle birlikte yarını övmek istiyor.Berrak bir şekilde iradeninsandığa yansımasını sağlaİstanbul."
Zana'ya rağmen oylar DEM'e değil CHP'ye gitti. Doğrusu Zana ne düşünüyor merak ediyorum. Sadece o da değil, ilginç biçimde benzer çıkışları Ahmet Türk de yaptı. Hatta Selahattin Demirtaş da ara ara devreye girdi ve "üçüncü yol"u işaret etti.
Bu ekibe iki yerde itiraz geldi: Kandil ve sol marjinal partiden gelen DEM Eşbaşkanı TülayHatimoğulları'ndan... Seçimlere bir gün kala bu köşede "Zana mıHatimoğulları mı?" etkili olur diye sormuş ve şu yorumu yapmıştım: "DEM içindeki bu kavganınnasıl sonuçlanacağı, bir siyasiaktör olarak Zana'nın mı yoksaKandil ve oradan güç alan, toplumdahiçbir karşılığı olmayansolcu Tülay Hatimoğulları'nın mıseçmen üzerinde daha etkili olacağınabağlı. Bunu da özellikleİstanbul'da DEM seçmenininİmamoğlu'nu tercih edip etmemesigösterecek."
Gösterdi de... İlginçtir, DEM seçmeni yılların Zana'sını değil, toplumda hiçbir karşılığı olmayan Hatimoğulları'nı haklı çıkardı.
Peki bu ne anlama geliyor?
Seçim sonuçları birçok partiyi sarstı ama daha derinini DEM Parti'yi kendi partisi sanan siyasi aktörlere yaşattı. Henüz sesleri çıkmıyor ama Kandil, "DEM'e oy verin" diyen bütün o siyasi aktörlerin karizmasını çizdi, onları boşa düşürdü. En ilginci de Demirtaş'ın susması. Bir ay sonra Amedspor'u kutlamak için tweet atan Demirtaş, nedense seçimlere ilişkin tek kelime etmedi.
Görünen o ki, devlete meydan okuyup Kandil vesayeti karşısında susmanın ve şiddete karşı çıkmamanın kaçınılmaz sonu bu...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.