Bugün dünyayı sarsan küresel fırtınanın geleceği belliydi. Aylar önce Başkan Erdoğan ile MHP Lideri Devlet Bahçeli, iç cepheyi güçlendirme ve "terörsüzTürkiye" hamleleriyle toplumu ve siyasi aktörleri uyarmış, sonrasında ezber bozan adımlar birbirini izlemişti.
Türkiye küresel konjonktürün uygunluğunun da farkındaydı.
Sonra Suriye'de yaşanan halk devrimi, ardından bizzat Öcalan'ın "PKK feshedilmeli ve silahlarbırakılmalı" kararı, o karara başta DEM Parti olmak üzere ilgili örgütlerin destek vermeleri, ilk kez Türkiye'de önceki çözüm girişimlerinin aksine çok daha olumlu bir rüzgâr estirdi.
Bu olumlu rüzgârı, CHP'nin İBB eksenli yolsuzluk iddialarını bahane ederek sokakları ateşe vermesi, hatta küresel fırtınanın geldiğini göre göre yerli ekonomiye savaş açması da durduramadı.
Süreç dış ve iç saldırılara rağmen devam etti ve ediyor. Dün de DEM Parti heyetiyle görüşeceğini söyleyen Başkan Erdoğan, meselenin ne kadar önemli olduğunun altını bir kez daha çizdi: "Terörsüz Türkiye gibi hayatimeselelerimiz var. Bu süreciinşallah ülkemizin hayrına olacakşekilde neticelendireceğiz." Başkan Erdoğan'ın DEM Parti heyetiyle görüşmesi doğal olarak önümüzdeki süreci hızlandıracak. Ancak hâlâ DEM Parti içinde birileri ne yazık ki bu sürecin "hayati" olduğu gerçeğini fark etmiş değil. Hâlâ DEM'in hiç değişmeyen sol yanından Sezai Temelli gibi isimler, "Silahbırakma meselesinin aslındaoyalamanın bir mottosu olduğunaherkes tanıklık ediyor. İpe unsermeye son verin" gibi çatlak sesler çıkarıyor.
Oysa PKK'nın kurucusu Öcalan, kimsenin inisiyatifine bırakmayacak netlikte bir açıklama yaptı ve bir süre önce de yakınları aracılığıyla DEM'den PKK'ya uyarı niteliğinde bir mesaj gönderdi: "Bizim tarafta bir kırılmaolmaz, olmamalı."
Beklenti çok açık; PKK bir an önce kongresini yaparak "fesih ve silahları bırakma kararı" almalı. Bunun dışında her şey bahane. Öcalan olmadan "savaş kararı veren" PKK yönetimi herhalde "barış kararı" da verebilir.
Görüşme sonrası DEM Parti'den de bu doğrultuda bir çağrı yapması bekleniyor.
Artık bu topraklarda şiddete bir son verilmeli. DEM Parti ve diğer Kürt siyasi aktörler tarihi bir kararın eşiğinde olduklarını ve önlerinde yeni bir fırsat durduğunu görmeli. Bu fırsat kaçırılmamalı. Bölgede Türk-Kürt birlikteliği öncülüğünde yeni bir dönemin inşa edilmesi ihtimali hayal değil. Bu inşa süreci dalga dalga tüm bölgeyi etkileyebilecek bir potansiyele sahip.
Geriye dönüp bakın, sadece son yüzyılda çok sayıda isyan yaşandı. Her şey denendi. Yaklaşık 40 yıldır da bir isyan örgütü olarak yola çıkan PKK'nın -emperyalistlerle işbirliği dâhil- her yolu mübah sayarak denemediği yol ve yöntem kalmadı. Daha vahimi, siyaseti de şiddetin gölgesinde yaptırdı ve siyaseti zehirledi.
Şimdi önlerinde şiddetsiz siyaset yapacakları bir zemin var ve bu ilk kez denenecek. Bu deneyim, sadece Türkiye içiyle sınırlı olmayacak, zaman alsa da ilgili tüm ülkeleri hatta bölgeyi de etkileyebilecek bir deneyim olacak. Başkan Erdoğan'ın ve Bahçeli'nin son açıklamaları da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin buna hazır olduğunu gösteriyor. Artık Kürtlerin karşısında ceberut, inkârcı, retçi bir devlet yok. Eşit vatandaşlığı hayata geçirmek isteyen yeni bir Türkiye Cumhuriyeti var. Kürtler için de bölge için de yeni bir "altın çağ" hayal değil.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.