Siyasi gündeme enerji alanında atılan dev adım damgasını vurunca, bazı mahfilleri kara kara düşünmeye başladı.
Acaba bunun arkası gelir mi?
Bu korkuyla, ekrana çıkan veya kaleme sarılan muhalif aktörler Aydınlık yazarı Gaffar Yakınca'nın deyimiyle "aklave bilime karşısavaş" açan ve rezil olmayı göze alan bir pozisyon aldı.
Bu ruh hali, zaten siyaset üretemeyen başta CHP olmak üzere bütün muhalefet cephesini sarmış durumda. Bu ruh halini fırsata dönüştürmeye çalışan bir siyasi aktör var; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu.
Bugünlerde siyaset kulislerinde yine gündem olan İmamoğlu, muhalefetin abandone olduğu bir zaman diliminde kendi siyasi geleceğine ilişkin sessiz ve derinden adımlar atıyor.
Doğal mı değil mi göreceğiz ama bir zamanlar rahle-i tedrisinden geçtiği varsayılan yapı benzeri İBB'de artık bir paralel yapı var. Bir anlamda İBB'de kendisine bağlı yeni bir "paralel" siyasi ve ekonomik kadro oluşturuyor.
Bunun bir ayağı CHP Genel Merkezi'nin müphem 14'üncü katına, oradan New York'a uzanırken, bir ayağı ise eski solculara, bir ayağı tarikatlara, muhafazakarlara dayanan bir yapı söz konusu.
Bu yapıda siyasi kadrolardan çok danışmanlar var.
Bir anlamda bugün koca İstanbul Büyükşehir Belediyesi adeta danışmanlar ordusuyla yönetiliyor. Her birim deyim yerindeyse "paralel" bir "danışmanlarbirimi" tarafından izleniyor, denetleniyor hatta yönlendiriliyor.
Bu çabanın asıl motivasyonu ise "parakaynağı" yaratmak olarak söyleniyor. Bunedenle "güven" unsuruna her şeydençok daha önem veriliyor. Bu açıdan iki"danışman" ismi çok öne çıkıyor; ErtanYıldız ve Fatih Keleş... Ama başkalarıda var, birçok kritik kuruma çok sayıda"paralel danışman" atanmış durumda.
Bu yapılanmanın kapsama alanına giren klasik CHP'li sayısı ise bir hayli az.
Klasik CHP'lilere daha çok, yapının dışında görev veriliyor. Çok sayıda böyle eski ilçe başkanı veya belediye başkan adayı var ki onlara, İBB iştiraklerinin yönetim kurulu üyeliğini "sus payı" olarak verip, suya sabuna dokunmadan yaşamalarını sağlamak yetiyor.
İBB'deki yeni paralel yapı, bir anlamda CHP kadrolarını "çantada keklik" olarak tutup, eski merkez sağ aktörlerden, Ali Babacan'a yakın muhafazakarlardan, küresel güçlerin yerli ayağı finans çevrelerinden ve Erdoğan Toprak gibi "profesyonel siyasetçi"lerden oluşuyor.
Yapının öncelikli hedefi de güçlü bir medya ağı oluşturmak. Bu noktada daha çok eski solcular ön planda. Şimdiden birkaç TV'ye her türlü desteğin verildiği biliniyor.
Önümüzdeki süreçte sürpriz medya ataklarının olması şaşırtıcı olmayacak.
Bütün hazırlıklar buna yönelik.
Demokratlar'ın ABD başkan adayı JoeBiden'ın İstanbul seçimlerine vurgu yapması"paralel" ekibin küresel ilişkilerdede yalnız olmayacağının işareti olarakyorumlanıyor.
Klasik CHP'liler bu tabloyla İBB üzerinden yeni bir yapılanma oluşturulduğunun farkındalar ve kızıyorlar ama hiçbirinin ne bu gidişata dur diyecek gücü var ne de alternatif bir siyaset üretecek potansiyelleri.
Devlette paralel örgütlenmenin nelere mal olduğu görüldü şimdi bunun CHP gibi kurucu bir partideki versiyonuyla karşı karşıyayız. Bu CHP'yi CHP olmaktan çıkarıp "daha yeni" bir partiye mi dönüştürür yoksa parlayıp sönen bir siyasi aktör mü olur onu da önümüzdeki yıllarda göreceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.