Türkiye otoyollar, duble yollar, tüneller, üst geçitler, asma köprüler, yeni havalimanları ve benzeri yatırımlar yapmayabilirdi. Birilerinindurduracaklarını söyledikleri bu türyatırımlar yapılmamış olsaydı ne olurdu sorusunun cevabını hepimiz biliyoruz...
Sadece Yavuz Sultan SelimKöprüsü, Avrasya Geçidi veMarmaray'ın olmadığı birİstanbul'un trafiğinin ne haldeolabileceğini düşünmek bile,yatırımların önemini yeteri kadargösteriyor aslında.
Ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine hemen her yerde yapılan yatırımlarla geçilmez yollarıngeçilir, aşılmaz dağların aşılır halegetirilmesinin sağladığı faydaları hep beraber müşahede ediyoruz.
Mevcut havalimanlarının yoğunluğu ve gittikçe yükselen talebe ek olarak ülkemizin ulaşım açısından stratejik öneminin zorladığı YeniHavalimanı'na karşı olmanın,bundan negatif etkilenecek diğerülke havalimanlarını savunmakmanasına gelmesi de, meselenin bir başka yönü.
Hepimizin hayatını kolaylaştıran yatırımların ülkemizin artan ekonomik hareketliliğine uygun bir şekilde yürütüldüğü, malum. Aynı şekilde bu hareketliliği artırdığı ve artıracağı da...
Bazılarının bilgisizlik sebebiyle karşı çıktıklarını varsaysak bile, yatırım karşıtlarının önemli bölümünün niyetleri farklı. Milletimizin zenginliklerinikendi kasalarında isteyen dış veiç rantiyenin, yatırımlara karşıolanların başını çektikleri, açık. Onlar bu paraları kendi kasalarına istiyorlar çünkü...
Yatırımların bir bölümü ile alakalı olarak uygulanan 'yap-işlet-devret'sistemini eleştirenlerin de, devlete'neden yüksek faizle borç alarakbu yatırımları yaptırmadın' demekisteyip istemedikleri, konunun önemli yönlerinden birisi.
On milyarlarca dolarlık yatırımların devlet tarafından alınacak borçlarla yapılacak olmasının alternatif maliyetinin ne olacağını çok iyi bilen bu çevreler,ekonomik teslimiyeti savunmaktanbaşka bir şey yapmıyorlar...
ENGELLERE SON!..
24 Haziran'da yapılacak seçimler sonrası Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin devreye girmesi köklü değişiklikler getirecek.
Güçler ayrılığı konusunda çok söz edilse de, yakında artık eski diyeceğimiz mevcut yapıda Yürütme'nin işlerine,Yasama ve özellikle de Yargıüzerinden yapılan müdahalelerinhaddi hesabı yoktu.
Tayinler başta olmak üzere Yargı'nın Yürütme'nin tasarruflarına müdahale alışkanlığı, yönetim kademelerinin ciddi problemlerinden birisiydi. İdare'nin 10. defa görevdenaldığı bir yöneticiyi 11. defagörevine iade etmek gibisindendavranışlar vakayi adiyedendi mesela.
Denge ve denetleme denilen mekanizmalar 'engellemek' için kullanılıyordu yani...
Milletimizden 5 sene için görev isteyecek Cumhurbaşkanının, herkonuyu en iyi bilenler arasındanoluşturacağı hükümeti ilegörev süresini söz verdiklerinigerçekleştirmekle geçireceği açık. Sonraki beş sene için görev istemenin yolu buradan geçiyor çünkü.
Bu sebeple, yönetimle ilgili bütün kurum ve kuruluşlarda başarının esas alınacağı, başarısızlıkkonusunda hiçbir mazeretin kabuledilmeyeceği bir sisteme geçiyoruz.
Şu veya bu bölgeden ya da filan ilden değil, sahasını en iyi bilenlerden seçilecek bakanların başarıya ulaşabilmekiçin koşacakları ve kadrolarını dakoşturacakları bir yönetim sistemi bu.
Gerekenlerin gerektiği gibi yapılmasına kimsenin mani olamayacağı bir yönetim sistemine doğru gidiyoruz yani...
Cumhurbaşkanımızın sıklıkla vurguladığı gibi, 'Türkiye'ninsıçrayarak yoluna devam etmesinisağlayacak' CumhurbaşkanlığıHükümet Sistemi'ni istemeyenlere24 Haziran'da gereken cevabıvermek, bizlere düşüyor...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.