Irak ile iş birliği ve terörle mücadelede yeni adımlar

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, uzun zamandır beklenen bir ziyaret için Irak'taydı.

Bu ziyaret 2011'den bu yana bir Türk lider tarafından gerçekleştirilen ilk ziyaretti.

Bölgesel çatışmaların yaşandığı bir dönemde gerçekleşen bu ziyaret daha da anlam kazandı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın Irak temasları bu ziyaretin şekillenmesinde önemli rol oynadı.

Ziyarette su, petrol, bölgesel güvenlik ve Irak'ın Kalkınma Yolu konularını ele aldı.

Güvenlik ve terör başlığı bizim için önemli maddeler arasındaydı.

Zira Kalkınma Yolu'nun güvenliği de bu maddeye bağlı.

Irak Milli Güvenlik Kurulu PKK'yı "yasaklı grup" ilan etti.

Bu Türkiye'ye tarafından memnuniyetle karşılandı.

Beklenti ise PKK'nın resmen terör örgütü ilan edilmesi.

Peki, Irak bunu nasıl uygulayacak. Terör örgütü PKK'ya karşı nasıl bir yol izleyecek?

Irak'ın planı aslında hazır. 2023 yılında İran ile yaptığı güvenlik anlaşmasıyla aynı şekilde ele almayı düşünüyor.

Peki, o anlaşmanın detayında ne vardı?

İran ve Irak arasında imzalanan ve sınır güvenliğini de kapsayan bir güvenlik anlaşması imzalanmıştı.

O anlaşmada Irak topraklarında faaliyet yürüten İran merkezli Kürt oluşumları silahsızlandırılması ve kamplara yerleştirilmesini içeriyordu.

Irak, İran'a bunun garantisini verdi. Bölgedeki Kürtleri sınırdan uzaklaştırarak kamplara yerleştirmeye başladı.

Ancak ne hikmetse PKK'nın İran kolu PJAK ise İran'ın Irak'tan sınırdan çekmesini istediği gruplar arasında yer almadı.

Şimdi Türkiye'nin baskıları ile Irak merkezi hükümeti terör örgütü PKK için aynı tutumu sergilemek istiyor.

Detayda ise Irak'ın, terör örgütü PKK üyelerini "siyasi mülteci" olarak kabul etmesi düşünülüyor.

Ancak siyasi ve askeri faaliyette bulunma veya silah taşıma gibi hakları olmayacak. Irak hükümeti, Birleşmiş Milletler ve uluslararası insani yardım kuruluşların gözetiminde mülteci muamelesi yapacak ve böylece denetleyecek.

Ayrıca Türkiye'nin bölgede yaptığı ve yapmayı düşündüğü operasyonlara sınır güvenliği açısından destek olunacak.

Türkiye'nin Irak'ta bulunan askeri üsleri de bu çerçevede yeniden şekillenecek.

Ortak harekat merkezinin kurulmasıyla artık sonuçların alınması bekleniyor.

Açıkçası Irak'ın desteği oluşun ya da olmasın Türkiye terör belasını bitirmekte kararlı.

Destekten ziyade operasyonlar yaparken "köstek olmayın uyarısı" da net bir dille vurgulanmış gözüküyor.

Bu anlaşma ile Türkiye, Irak'ın toprak bütünlüğüne ve uluslararası hukuka verdiği önemi bir kez daha gösteriyor

İkinci önemli başlık ise özellikle Irak'ın gündeme getirdiği su melesi.

Fırat ve Dicle Nehirleri'nin önemi bir kez daha gündeme geliyor.

Türkiye'den saniyede 500 metreküp suyun serbest bırakılması isteniyor.

Dayanakları ise 80'lı yılarda yapılan bir antlaşma.

Ancak Türkiye bu anlaşmanın çok da uygulanabilir olmadığını bildirdi.

Çünkü iklim değişikliği ve kuraklığın etkili olduğu bölgede tek sıkıntının Türkiye tarafından tutulan suyun olmadığı Iraklı muhataplara anlatıldı.

Kerkük – Yumurtalık boru hattından petrolün yeniden akması sorunu ise çözüldü.

Son karar Irak merkezi hükümeti ile Kuzey Irak bölgesel yönetimi arasında yapılacak görüşmelerin ardından alınacak.

Kalkınma Yolu Projesi ise iki ülkenin de gerçekleştirmek istediği proje.

Zira Basra'dan başlayıp Irak'ı güney-kuzey yönünde kat ederek Türkiye sınırına ulaşacak bir kara ve demir yolu ulaşımı ticareti bölgeselden çıkarıp küresel bir ağa bağlayacak.

Körfezdeki enerji zenginliği İran ve İsrail arasındaki gerginliğin etkisinden çıkartılıp yeni bir alternatif oluşturulacak.

Tabi bu Kızıldeniz-Süveyş rotasına alternatif olacak.

Çin'den, Hindistan'a, diğer ürünler de Kalkınma Yolu ile Avrupa ve Rusya'ya ulaşacak.

Tüm bu adımların, bölgedeki güvenlik ortamının güçlendirilmesiyle doğrudan ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Güvenlik ortamının sağlanması, bölgede barışın ve istikrarın temelini oluşturarak; siyasi, ekonomik ve sosyal kalkınmanın önünü açacaktır.