Açlık..
Hastalık..
Ölüm...
Hiçbiri Gazze'de yaşayanlar için uzak değil.
Her an bir saldırıları riskiyle karşı karşıyalar.
Güvencesiz kamplarda, barınaklarda veya en iyi ihtimalle içler acısı olan evler veya apartman dairelerinde yaşama tutunmaya çalışıyorlar.
Gazze'deki evlerin yüzde 70'i ya yıkıldı ya da ciddi şekilde hasar gördü.
Nüfusun neredeyse yüzde 75'i yerinden edildi.
Geceleri hava sıcaklığı 5 dereceye kadar düşüyor.
Yardım ulaşmayan Gazze'de yetersiz beslenmeyle birlikte hastalıklardan ölme riski de artmış durumda.
Gazze'nin 2,2 milyonluk nüfusunun tamamı şu anda yakın bir kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya.
Ortalama olarak Gazze'deki insanlar günde yalnızca iki ila üç litre suya erişebiliyor.
Anlayacağınız Gazze'deki koşullar rahatsız edici ve dayanılmaz.
Üstelik her geçen gün daha da kötüleşiyor.
Bir düşünün, çocuğunuz, çamurlu su birikintisinde içtiği su ile susuzluğunu gideriyor.
Bir düşünün çocuğunuz karnını doyurmak için yere dökülen unu topluyor.
Ya da düşünsenize, açlıktan ve susuzluktan boğazı kuruyan bir çocuğun eline geçen ekmeği bile yiyemediğini...
Kıymetli dostlar Gazzeli çocukların sesi karanlıkta amansız bir umutsuzluk çığlığıdır.
Dünyanın sesiz kaldığı bu katliam için herkes bir şeyler yapmalı.
Yaptıklarımız Gazzelilere, çocuklara umut olmalı.
Gazze'deki insanlar en az bizim kadar yaşamayı hak etmiyor mu?
Bunu yapmak için çok büyük devlet, çok büyük insan olmaya gerek yok.
Herkes gücü yettiğince bu soykırıma dur demek için mücadele etmeli.
Firavunu öldüren sinek.
Peygamberimizi koruyan örümcek.
Hz. İbrahim'in ateşine su taşıyan karınca.
Hepsi sahip oldukları güce değil umutlarına tutundular.
Umutlarının gücünü gösterdiler.
Çünkü umut, en karanlık anlarda bile insanları ayakta tutan bir güçtür.
Bizde Gazze için bir örümceğin, bir karıncanın bir sineğin yaptığını yapamayacak mıyız?
Gazze'deki çocuklar, belki de ellerindeki son parça ekmeği bile doya doya yiyemedikleri zamanlarda, umutlarını kaybetmeden, yarın için hayaller kurmaya devam ediyorlar.
Ancak bu umudu yaşatabilmek için dünya olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz.
Herkesin yaşamaya hakkı olduğu gibi, onlarında insanlık onuruna yakışır bir şekilde yaşama hakkı da vardır.
İnsanlık adına bir adım atmamız gerekiyor.
Yardım elini uzatmalı, Gazze'ye umut olmalıyız. Onların acılarına duyarsız kalmamalı, çözüm bulma yolunda adımlar atmaktan kaçınmamalıyız.
Peki, ne mi yapmalıyız? Herkes ne yapması gerektiğini biliyor...