Uluslararası ilişkiler, sıklıkla satranç oyununa benzetilir.
Zira satrançta olduğu gibi, uluslararası ilişkilerde de sadece kendi hamlelerinize odaklanmazsınız, aynı zamanda rakibinizin hamlelerini de göz önünde bulundurursunuz.
Ancak uluslararası ilişkileri satrançtan daha karmaşık kılan şey, birden fazla rakibin olmasıdır.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın Mısır ziyaretini de böyle okumak gerekir. Son yıllarda dış politikada normalleşme adımları atan Türkiye, bu ziyaret ile yeni kurulan Orta Doğu satrancına dahil olmuştur. Çünkü bölgedeki güç dinamikleri yeniden şekillenmeye başlamıştır.
Bence ziyaret her iki ülkenin devam eden bölgesel gelişmelerle yüzleşmek için birbirine ihtiyaç duyduğu kritik bir zamanda gerçekleşti.
İki lider arasındaki görüşmenin ana gündem maddeleri arasında özellikle Gazze'deki son durum önemliydi. İsrail katliamları hız kesmeden devam ederken yeni hedef olarak Refah'ı belirledi.
Refah, Gazze'nin İsrail dışında dışarıya açılan tek kara sınırı. Bu durum, Mısır'a Gazze'de devam eden çatışma ortamında hem kritik bir sorumluluk yüklüyor hem de İsrail ile ilişkileri oldukça hassas hale getiriyor.
7 Ekim 2023'ten itibaren İsrail'i hem politika hem de söylem bazında hedef alan bir aktör olarak Türkiye'nin desteği, Mısır'a belli ölçüde esneklik alanı kazandırabilecek ateşkes sürecini de hızlandırabilir.
Bunun içerisine Türkiye'den alımı planlanan insansız hava araçları da eklenince işin ciddiyeti biraz daha artıyor.
Öyle ki Mısır ve Arap kamuoyunda Kahire'nin Gazze'de yaşananlar karşısında yeterli tepkiyi göstermediği algısı giderek güçlenmişti.
Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mısır ziyareti Sisi yönetimi için Türkiye'nin Filistin konusunda güçlü bir desteği anlamına geliyor.
Bunun dışında ziyaret, iki ülkenin İslam dünyasından İsrail'e karşı verilecek tepkinin önemli aktörleri olmalarına yönelik bir zemin hazırlıyor.
Görüşmede, Libya ve Doğu Akdeniz'deki gelişmeler de öncelikli gündem maddeleri arasındaydı.
Her iki ülke de Libya'da erken ulusal seçimler ve ülkenin silahlı kuvvetlerinin birleştirilmesi için çalışmak üzere "istişareyi güçlendirmeye" karar verdi.
Bu önemli bir adımda zira bu birliktelik Akdeniz'de de enerji konusunda işbirliğini öne çekecek.
Zira Türkiye ile Mısır arasında Doğu Akdeniz'de petrol arama planları ve deniz sınırları konusunda da görüş ayrılıkları vardı. Her iki ülke de bölgenin doğal kaynaklarından maksimum karşılıklı faydayı sağlamak için bu konuda işbirliği yapma kararı aldı.
Bu nedenle Kahire ve Ankara yakınlaşmasında, Akdeniz'deki enerji kaynakları ve ticaret yolu için önemli bir başlangıç olabilir. Bence dış politikada başarılı olmanın yolu, dostlarınızın sayısını artırırken, düşmanlarınızın sayısını azaltmaktan geçer.