İsrail Gazze'deki soykırıma devam ediyor.
Saldırılarda bugüne kadar 18 bine yakını kadın ve çocuk, 24 binden fazla Filistinli öldürüldü.
Tablo çok acı ve insanlık vicdanını derinden yaralıyor.
Bu dramının son perdesi, Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) açılan bir davada oynanıyor.
Aslında Güney Afrika'nın İsrail'e karşı soykırım davası açması önemli.
Çünkü bu dava, uluslararası hukukun ve insanlık vicdanının önemli bir testi olacak.
Dava Hollanda'nın Lahey kentindeki Barış Sarayı'nda görülüyor.
İlk duruşmada Güney Afrika, "soykırım" suçlamasına ilişkin savları sözlü olarak dile getirdi.
Ardından İsrailli avukatlar savunma yaptı.
Güney Afrikalı hukukçular öncelikli olarak, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarının derhal askıya alınması için, ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinde bulundu.
Mahkeme üyeleri bu talebi dikkate almak yerine davanın açılıp açılmamasına ve İsrail lehine sunulan soykırım delilerinin incelenmesine karar verdi.
Heyet isteseydi acil bir karar ile İsrail'in saldırılarının durdurması için çağrıda bulunabilirdi. Ama bu yol tercih edilmedi.
15 üyenin bulunduğu kurulun başkanlığını ABD'li hâkim Joan E. Donughue yardımcılığını ise Rus yargıç Kirill Gevorgian yapıyor.
Hem İsrail hem de Güney Afrika, Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi'ni imzalayan iki taraf ülke. 1948'de imzalanan BM Soykırım Sözleşmesi, taraf ülkelere "soykırım suçunu önleme ve cezalandırma" yükümlülüğü getiriyor.
Daha önce Bosna, Myanmar ve Ukrayna gibi ülkelerde yaşanan soykırım iddialarıyla ilgili davalara tanıklık eden mahkeme, şimdi de İsrail'in Gazze'deki soykırımını ele alacak.
Geçmiş davalar mahkemenin karar süreçlerinin ne kadar karmaşık ve politik etkilere açık olduğunu gösteriyor. Rusya'nın Ukrayna işgali ve Bosna'daki Sırbistan kararı, Uluslararası Adalet Divanı'nın kararlarının ne kadar zorlu olabileceğine dair önemli örnekler sunuyor.
Mahkemenin nihai kararı belki de yıllar alacak. Ancak İsrail'in uluslararası hukuku ihlal edip etmediğine dair karar alınsa bile mahkemenin gerçek bir uygulama yetkisi bulunmuyor. İsrail'in olası bir mahkeme kararına uymaması durumunda, Güney Afrika, yaptırım için BM Güvenlik Konseyi'ne başvurabilir. Ama İsrail'in bir numaralı destekçisi olan ABD'nin daimi üye olarak veto yetkisi var. Washington, bu savaşta birçok kez yaptığı gibi, İsrail'i cezadan koruyabilir. ABD, 1945'ten bu yana İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili 36 BMGK karar tasarısından 34'ünü veto etti.
Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in Gazze katliamını ele alarak uluslararası arenada önemli bir adım atmıştır. Ancak bu sürecin sonuçları ve uygulanabilirliği belirsiz. Bu dava, sadece bir hukuk meselesi değil, aynı zamanda insanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olabilir. Uluslararası hukukun labirentlerinde, gerçek adaletin yolunu bulmak zor. Zira bu yol ülkelerin siyasi çıkarlarının karanlık ormanlarında kaybolabilir.