Bu sıralar yine karnından konuşan kimi piyasa aktörleri, bazı bürokratlar ve analistler, ekonomiye ve ekonomi yönetimine ilişkin farklı spekülasyonları paylaşma, kendi ürettikleri sanal âleme gerçeklik kazandırma gayreti içinde.
Hemen kitabın ortasından belirtelim...
Tabii ki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın faize, bilhassa yüksek faize dair duyarlılığı devam ediyor. Ki bunu yakın zamanda yine dile getirdi.
Merkez Bankası'nın güncel yaklaşımının, politika araçlarındaki sadeleştirme adımlarının, piyasayı gözeten hamlelerinin yanlış yorumlanmaması lazım.
Örneğin gerek dünyada gerekse Türkiye'deki tarımsal fiyatlarda, kuraklık riski kaynaklı oynaklık görülmekte.
Lakin...
Dönemsel tarım ve gıda fiyatı artışının, yeniden faiz silahı ile karşılanmasını beklemek işin doğasına aykırı.
Veya...
Bankacılık sisteminin, dün-bugün kıyaslamasına ilişkin kurgusuna da kapılmamalı.
Halihazırda KOBİ'ler başta olmak üzere firmalara bakışta, yani kredi yapılandırmasından teminatlandırmaya veya fiyatlandırmaya kadar hemen her aşamada zorlayıcı tutum takınan bankalar olduğu da bir sır değil.
Türkiye gibi büyümesi dış finansman ve iç kredilendirmeyle yakından ilişkili bir ekonomide, "piyasa dostu politika" söylemi kapsamında gelişen yüksek faizin sürdürülebilir olamayacağı da çok net. Üstelik bu tür bir inadın günün sonunda bankacılık kesiminin aleyhine olduğunu söylemek de abartılı olmayacaktır.
Projektörlerin yalnızca Merkez Bankası'na odaklanmasını beklemek de eşyanın tabiatına uygun düşmemektedir. Nitekim Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın kamu maliyesine ilişkin son paylaşımları da dikkatle irdelenmelidir. Bütçenin, pandemi kaynaklı özellikli durumun aşılmasına yönelik tedbirler dışında oldukça ihtiyatlı idare edileceğinin vurgulanması önemlidir.
Özetle...
Sürekli kur üzerinden operasyona uğrayan Türkiye ekonomisinin faiz sarmalına girmemesi de gereklidir. Her şey, hemen, herkesin istediği ölçüde ve hızda şekil alamayacağına göre, kamusal önceliklere odaklanmakta ve buna göre pozisyon almakta fayda vardır.
***
DEVLET BEY'İN MAKUL TEPKİSİ
Şiddet kimden ve nereden gelirse gelsin, kime yönelirse yönelsin ve nihayet hangi gerekçeye dayandırılırsa dayandırılsın hayatın hiçbir alanında kabul edilemez.
Şiddetin kısa vadeli mesajından medet uman, akla değil sopaya sarılan talihsizler, hizmet ettikleri sorunlu çevreyi memnun ettiklerini zannederken aslında ülkenin tamamına zarar verirler!
Bu ilkesel tespitten sonra...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dünkü açıklamasının kritik bölümlerinin okunmasını önerelim. MHP'yi ilişkilendirmek istedikleri fotoğrafı reddeden beyanını ve o fotoğrafın arka planına değinen sözlerini de akılda tutalım.
Bugün...
Cumhur İttifakı'ndan, MHP'nin desteğinden veya konumundan rahatsızlık duyan oldukça kompleks bir yapının duruma göre MHP'yi ve liderini "siyasetin yumuşak karnı" haline getirmek istedikleri bariz biçimde görülüyor.
Sn Bahçeli de her seferinde bu mahfillere bir dizi açıklamayla ve tepkisel dille cevap veriyor.
Evet...
Bu mücadelenin bitmeyeceği apaçık ortada.
Sanırım burada mühim olan husus, 2021 yılının oldukça değişken iç ve dış siyasi ortamında, belirsizlik yönetimini de gözetecek şekilde ittifak koordinasyonuna yönelmek...