Ekonomi ile hukuk devleti arasındaki ilişki, siyasi iktidar ile piyasalar arasındaki dengenin özetidir. Piyasa ekonomisinin işleyişi, kurumların öngörülebilirliğini ve mevzuatın istikrarını içerir. Bu beklentinin karşılanması ve yönetimi aynı zamanda
piyasadaki irrasyonel karar ve davranışların kamu eliyle düzenlenmesi ve denetlenmesine de bağlıdır.
Piyasa...
Her zaman mükemmelliğin özeti ve tezahürü olmadığı gibi,
Kamu mali ve finansal idaresi de...
Siyasetin tercihlerinden, zorunluluklarından ve konjonktürden bağımsız düşünülmemelidir.
***
Bugün Türkiye, Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın genel başlık olarak verdiği ekonomik ve demokratik reformları tanımlama sürecine girmiştir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, yakın zamandaki tasarruflarla ortaya çıkan
"stratejik güç boşluğunun" nasıl doldurulacağında düğümlenmektedir.
Gerek ekonomik gerekse politik sahada, ülkenin uluslararası konumlanmasını da ilgilendirecek şekilde alınan inisiyatiflerin sürdürülebilirliği oldukça hassas bir konudur.
Tabii ki...
Türkiye ileriye bakmak durumundadır.
Lakin...
Bu yolculuk, dünün doğruları ve gerekliliklerinden yararlanmayı, yarının şartları ve ihtiyaçlarını gözetmeyi de gerektirmektedir.
Aynı anda...
Birden çok aktörün farklı proje ve önerilerle sahne almaya çalışması, fırsattan istifade ile ertelenmiş ajandalarını güncellemeye çalışması bu tür dönemlerin tipik davranış şeklidir.
Zira...
Konuşan ve kıyaslama yapanların çokluğu karşısında risk ve sorumluluk alanların azlığı meselesi dün olduğu gibi bugün de caridir.
Tam da bu nedenle...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 21 Temmuz 2020 tarihli
"Cumhurbaşkanlığı Kabinesi 2. Yıl Değerlendirme Toplantısı"ndaki mesajlarını hatırlamamız lazım.
Halen geçerliliğini koruyan ve reform sürecinin kapsama alanını da belirleyen şu sözlerin altının çizilmesinde fayda var:
Hayatımızın hiçbir döneminde olmadığı gibi şimdi de
"Biz yaptık, öyleyse en doğrusu budur gibi bir inatlaşmaya girmiyoruz." Daha iyisini, daha güzelini bulduğumuzda her türlü değişime gönlümüz de siyasetimiz de açıktır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, 200 yılı bulan demokrasi arayışlarımızda, doğrudan milletimizin iradesiyle hayata geçirilen tek yönetim reformudur.
Demokrasinin ve cumhuriyetin özüne uygun bu reformun sahibi, bizatihi
milletimizin kendisidir.
Ülkemizin büyük atılım döneminin
en kritik değişimlerinden biri, yeni yönetim
sistemimize geçişimizdir. 15 Temmuz
darbe girişimi sırasında
milletimiz tarafından meydanlarda kurulan Cumhur İttifakı, bu sürecin hızlanmasına büyük
katkı sağlamıştır.
Terörle mücadeleyi de kapsayan iç
ve dış güvenlik konuları daima önceliklerimizin
başında yer almaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemimizin başlamasının hemen ardından
ekonomimiz, kur saldırılarının ve
yaptırımların hedefi oldu. Ekonomimizin
bağışıklık sistemini küresel türbülanslara
karşı güçlendiriyoruz.
"Enflasyon-kurfaiz" sarmalına karşı tedbirler geliştiriyoruz. Katma değerli, istihdama ve ihracata dayalı üretimi önceleyen bir ekonomik işleyişi yerleştirmeye çalışıyoruz.