Türkiye'nin büyüklüğü, karşı karşıya kaldığı sınamaların ağırlığı, bölgesel gelişmelerin kaotik seyri ve en önemlisi küresel belirsizliğin derinliği, yönetsel açıdan üç kriteri mutlak anlamda gerekli kılıyor:
1- Liderlik. 2- Orta-uzun vadeli vizyon. 3- Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti çatısı altında refah!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın önceki akşam kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, gündemin sıcak başlıkları arasında dikkatlerden kaçmaması gereken bazı mesajların altını çizmekte fayda var...
Erdoğan dedi ki...
- İnşallah 2053 vizyonu ile milletimizin karşısına çıkacağız.
-30 yılın yol haritası önümüzde olacak.
- Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına yeni başlıyoruz.
- Her hal ve şart altında olduğu gibi bu hususta da baktığımız tek yer milletimizdir.
Pandeminin zorlu şartlarında moral ve istikamet arayan ama bu arada kafa karıştıran bilgi bombardımanına da maruz kalan geniş kitlelerin gelecekten emin olması, liderliğe güvenine ve hedeflere ikna olmasına bağlı.
Bir başka bakış açısı ile ele alındığında ise KKTC seçimlerinin sonucu da gösterdi ki tercihe esas faktör ne kadar çok ve hatta tepkisel olursa olsun, günün sonunda kimse macera istemiyor!
Bu yönüyle değerlendirildiğinde de Erdoğan, Türk Devleti'nin birleştirici gücü olmayı sürdürüyor!
Peşinen söyleyeyim...
Erdoğan'la siyasal açıdan ortak paydada buluşamayanlar bile umut bağladıkları "dostlar topluluğunun" ülkeyi yönetebileceğine aslında inanmamaktalar. Ama yine de "çarşı karışsın, sonrasına bakarız!" cephesine mühimmat taşımakla meşguller.
***
İYİ Parti... Yeri, geleceği...
Kuruluş sürecinden bugüne İYİ Parti, siyasal sistemde tam tanımlı bir alana oturamadı. Lakin çok parçalı yapısına karşın ayakta kalmayı başardı. Veya öyle istendi! Geçen süre içinde İYİ Parti'nin marjinal siyasal ağırlığı, giderek ölçülebilir ağırlığa evrildi. Sanırım bu yüzden parti içinde fay hatları kırıldı. İYİ Parti'ye, aynı anda farklı misyonlar yükleyen aktörlerin iç iktidar mücadelesi veya kişisel kırgınlıkları halihazırda yaşanan olayları bir yere kadar izah edebiliyor. Belli ki 2023 seçimlerini kritik eşik olarak gören yerli ve yabancı çevreler İYİ Parti'nin son kertede nerede ve neyin yanında duracağını bugünden belirlemeye çalışıyor.
Unutmayalım, MHP'ye operasyon çekilen günlerde ve olağanüstü kurultay arayışlarında konu mahkemeye düştüğünde birilerinin önü açılırken, FETÖ'cü hakimler kamikaze rolündeydi!
Dünden bugüne bakıldığında ise Genel Başkan Meral Akşener'in siyasal popülaritesi, partisinin önünde gidiyor. Haliyle, Akşener'in parti odaklı kuşatmayı kırması -garip ama gerçek- onun açısından zorunluluk haline geliyor. Ki son kurultayda olup bitenlere yaklaşımı da sanki ileriye dönük bir planlamaya işaret ediyor. Meral hanım nihai noktada, sistemik ince ayarlar da dahil olmak üzere, pek çok dengeyi etkileyebilecek bir yerde, esnek müzakere pozisyonunda durmayı ister gibi görünüyor!