Türkiye'nin yakın tarihi yazılırken, kuşkusuz önemli başlıklardan biri
"sivil-asker ilişkileri" için açılacak! Bilhassa TSK'nın görev alanı ile Yüksek Askeri Şura'nın (YAŞ) yapısı özel olarak ele alınacak.
Bugün giderek kanıksanan tablonun kolay oluşmadığını hatırlamak, demokrasiye bağlı herkesin asli sorumluluğu.
Hafızamızı kısaca tazeleyecek olursak...
Örneğin YAŞ toplantılarında
-o dönem- başkanlık yapan başbakanlar,
genelkurmay başkanı
ile yan yana oturur, seçilmiş-atanmış
dengesi gözetilmezdi. Oturma
düzeninde olması gereken değişiklik,
2011 yılı Ağustos Şurası'nda gerçekleşti.
Başbakanlık koltuğunda oturan
Tayyip Erdoğan, ilk kez Şura masasında oturumu asli
yönetir konuma geldi ve önemli bir eşik aşıldı.
Temmuz 2013'te ise bir başka adım atıldı.
Darbelere zemin hazırladığı düşünülen TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi yeniden yazıldı.
Silahlı kuvvetlerin,
"Cumhuriyeti koruma ve kollama vazifesi" yapısal değişime uğradı
ve
"Yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunma" temeline
oturtuldu.
Kayda değer gelişmeler, 15 Temmuz hain
darbe girişiminden sonra gündeme geldi. 2016
yazında YAŞ, Genelkurmay Karargahı dışına
çıktı. Darbe travması ve olağanüstü şartlar gereği
şura, temmuz ve ağustosta iki kez toplandı
ve toplantıya Çankaya Köşkü ev sahipliği yaptı.
2017 yılında da şura yine Çankaya'da idi.
2018 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin doğal gereği olarak YAŞ toplantıları Külliye'ye taşındı.
Ve nihayet... 15 Temmuz'un ikinci yıldönümünde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile YAŞ'ın yapısı ve işleyiş esasları değişime uğradı. YAŞ üyeleri
"Cumhurbaşkanı yardımcıları, adalet bakanı, dışişleri bakanı, içişleri bakanı, hazine ve maliye bakanı, milli eğitim bakanı, milli savunma bakanı, genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları" olarak belirlendi. Cumhurbaşkanının, gerekli gördüğü hallerde YAŞ'a başkanlık edeceği, katılmadığı durumlarda ise YAŞ toplantısının, görevlendireceği cumhurbaşkanı yardımcısının başkanlığında neticeleneceği ve onay için Cumhurbaşkanına sunulacağı hükme bağlandı.
***
Kuşkusuz TSK'ya dair düzenlemeler çok daha detaylı. Ancak, yeni bir şuranın hazırlık çalışmasının başladığı bugünlerde şu hususları kayda geçirmekte fayda var:
15 Temmuz hafızasının silinmesine asla izin verilmemeli,
TSK'ya yönelik reformlar geriye döndürülmemeli,
TSK'da, NATO-Avrasya ekseni ayrışmasına ve bilek güreşine fırsat tanınmadan
yerli ve milli ordu genetiğine uygun çizgi korunmalı,
İster sosyal ilişki sınırlarında kalsın, isterse ideolojik yakınlıktan kaynaklansın, TSK bünyesindeki komutanları, ajandası yüklü sivil unsurların etkileme girişimlerine anında müdahale edilmeli,
Suriye sahası başta olmak üzere, Türkiye'nin çıkarlarına karşı duran -Amerikalılar da dahil- her türlü tarafa kafa tutabilen komutanlar korunmalı, rol model kimliğini sürdürmeleri sağlanmalı...
Özetle...
TSK, bünyesel ve zihni arınmadan geçerken TSK'ya dair seçimlerde, ordumuzun geleceği, milletimizin istiklali, demokratik çağdaş yönetimin gerekleri hep göz önünde tutulmalı. Bu noktada en önemli teminatın, Cumhurbaşkanının önüne gelen dosyalardaki
isim ve olayları çok boyutlu analiz kabiliyeti olduğu da unutulmamalı!