Bizler için
Mustafa Kemal Atatürk'ün taşıdığı 19 Mayıs meşalesinin ateşinde;
Tam bağımsızlık ruhu,
Anti emperyalizm bilinci,
Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu gerçeği ve
Milli devletin ta kendisi vardır.
Aradan geçen 101 yıla ve onca yaşanmışlığa rağmen Mustafa Kemal'i eğip bükmenin, Atatürk sembolizmi üzerinden popülizm yapmanın maalesef bir sınırı yok.
Atatürk, kurucu lider kimliği ile
"izm"lerin içine sıkıştırılamayacak kadar büyük. Kuruluş yıllarının zorlukları, Atatürk sonrasının millete dayatmaları bizlerin, tarihin doğru noktasında durmamıza engel değil.
***
Cumhuriyetin kazanımları, kültür milliyetçiliğinin esasları, laiklik-laikçilik farkı, halkı önceleyen politikaların gerekliliği, yenilikçiliğin üstünlüğü, reformculuğun dinamizmi kimsenin tekelinde değil, olamaz da!
Bu yüzden...
Ne
"Atatürk tacirleri" ile ne de sabit fikirli Atatürk karşıtları ile yolumuz kesişir!
Bizce,
"Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır!" Atatürk ismini öne sürerek halk avcılığına
soyunmak kolaydır. İronik biçimde
O'nun görev tanımında bu gibilere yer yoktur.
Devleti, bilhassa kimsesizlerin kimsesi
yapabiliyorsanız,
Din, vicdan, ifade ve teşebbüs hürriyetini
benimsiyorsanız,
1000 yıllık Anadolu geleneğini yaşıyor,
yaşatıyorsanız,
Milletin kendisi ve değerleri ile çatışma
yaşamıyorsanız,
Çağın değişken ve kaotik şartlarına
ayak uydurabiliyor, gerektiğinde karşı koyabiliyorsanız,
Fırsat eşitliğini savunuyor, iman ediyor,
akıl ve bilimin çizgisinde çaba sarf ediyorsanız,
İnsanların yaradılıştan gelen özelliklerini
ülkenin şerefi sayıyorsanız,
Yerli ve milli sanayi için mücadele veriyorsanız,
Paranızı bol sıfırlardan ayıklayıp pasaportunuzla
birlikte itibarlı hale getirmeye uğraşıyorsanız,
Toprak bütünlüğünüze yönelik tehditleri
kendi imkân ve kabiliyetinizle bertaraf edebiliyorsanız,
Biliniz ki
Atatürk ticareti yapanlardan ayrışıyor, Cumhuriyetin hakiki fertleri olarak
yaşadığınız döneme damga vuruyorsunuz.
***
Bugün Türkiyemizin en büyük sorunu,
"samimiyet eksikliğinde" düğümleniyor.
Atatürkçülük kisvesi ile bir kısım vatandaşın duyarlılığını manipüle, güncel olayları istismar edip servet kazanmak bir yana bunun
"sözde dürüstlük" etiketi ile alıcı bulması hakikaten ibretlik,
Ülke için tek çivi çakılmasını bile içine sindiremeyenlerin, tarihi derinlikten senaryo yazıp ürettikleri yapay gerçekliğe toplumun bir kesimini inandırması, buna karşın kılıfına uyduramadıkları şahsi rantlarını kamufle etmeye çalışmaları gerçekten düşündürücü,
Toprak, tohum diye ahlaki noktadan başladıkları yazı işini, cânım tarım arazilerine mülk kondurmaya kadar vardıranların hali pür melali ise çok üzücü!
Özetle...
Görünür ile gerçek arasındaki farkın er ya da geç ortaya çıkmak gibi değişmez kaidesi hâlâ işliyor. İnsanı değil, formatlı vatandaşı önceleyenlerin oyunu da Hak ile bâtılın mücadelesi dün olduğu gibi bugün de sürüyor!