Radara kolay kolay yakalanmıyor. Havadan havaya, havadan karaya füze sistemleri taşıyor. TSK'nın, Afrin'deki terör unsurlarına yönelik olarak başlattığı Zeytin Dalı Harekatı'nın, Menbiç'e uzanması ihtimaline karşı şu anda özel devriye görevini sürdürüyor. Amerikan Hava Kuvvetleri'nin en gelişmiş savaş uçağı (210 milyon dolar olan) F22 Raptorların (yırtıcı kuş) Türkiye'ye mesaj verilircesine Menbiç'i (YPG'yi) koruma kalkanına alması, müttefiklik ilişkisiyle açıklanabilir mi?
17 Ocak'taki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında yapılan analizler, Washington'daki stresi ve kafa karışıklığını gösterdiği kadar ABD'nin "inat stratejisi" izleyeceğini de teyit ediyor. Beyaz Saray yönetiminin, terör örgütü DEAŞ'ı etkisiz hale getirmek için bir başka terör örgütü YPG'yi kullanmasını kendi iç kamuoyuna izah edebileceği, Türkiye ile ilişkilerin ise ABD iç siyasetinin öncelikli meselesi olmadığı belirtiliyor. ABD'li yetkililerin her fırsatta, Ankara'nın kararlılığını ölçmeye çalıştığı, Rusya ile varılan mutabakatın içeriğini öğrenmeye odaklandığı da anlatılıyor.
Özetle... Birleşik Devletler, Türk Silahlı Kuvvetleri ile karşı karşıya gelmemek için, NATO müttefikine karşı "askeri güçlerini" öne çıkarıyor!
***
Başkentte dikkatle izlenen bir diğer gelişme de Suriye Demokratik Güçleri şemsiyesi altında gizlenen YPG'li teröristlerin Afrin'e kaydırılması. Nitekim YPG'ye silah ve mühimmat takviyesi yapmak üzere bir TIR'ın, Afrin'e doğru yola çıkarıldığı, Türk istihbaratının anlık bilgi paylaşımı sayesinde Özgür Suriye Ordusu'nun müdahalesi ile sevkıyatın durdurulduğu biliniyor.
Terör örgütü YPG'nin, ABD'den elde ettiği silahların sadece yüzde 10'unu DEAŞ'a karşı kullandığı, bir düzenli orduyu donatacak düzeydeki kapasitesini ise yedekte tuttuğu hatırlatılıyor. YPG'nin, sivilleri canlı kalkan yaparak veya teröristlere sivil kıyafet giydirerek Afrin'de meskûn mahal çatışmasına hazırlandığına dikkat çekiliyor. İşte bu nedenle, Afrin kuşatıldıktan sonra gün gün, ev ev ilerlenerek, nokta operasyon yapılması planlanıyor. Yani Mehmetçik, gözünün gördüğü düşmanla değil onu donatan, akıl ve taktik veren küresel güçle de baş ediyor.
AVRUPA'DAKİ HAVA
Geçtiğimiz hafta Strazburg'da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) toplantısı vardı. AKPM Türk Grubu Başkanı
Akif Çağatay Kılıç ile Avrupa'daki havayı, Türkiye'ye bakışı değerlendirdik.
Öncelikli konumuz, AKPM'nin Türkiye hakkında hazırlayacağı rapor oldu. İngiliz ve Estonyalı iki raportör bir iki ay içinde Ankara'ya gelecek. Esasen raporunu peşin hükümle yazan bu tarz isimlerin ikna edilmesi güç. Ancak Çağatay Bey'in önemli bir hamlesini burada not etmek durumundayız. Zira Türkiye Raporu yazılmadan önce, en geniş çevre ile temas edilmesi için mutabakata varıldı. Düşünsenize, 15 Temmuz darbesine kalkışanların "
hakları!" diye çıkış yapan kimi Avrupalı parlamenterler, Sincan'daki mahkemeye bizzat giderek, mağdur aileleri ile de görüşecek. Bu bile başlı başına bir gelişme.
İkinci konumuz ise AKPM'nin bünyesel sorunları idi. Kılıç, Avrupa Konseyi Meclisi'nin reforme edilmesi gerektiği kanaatinde. "
Kendi ülkelerinde problemli, her şeye muhalif milletvekilleri var. Meclis toplantılarına katılım düşük olduğu, karar yeter sayısı da aranmadığı için bu isimler, genel kurulu manipüle edebiliyorlar" dedi. Canlı örnek mi istersiniz? İşte, Zeytin Dalı Harekatı! Eğer AKPM'de, "
Acil gündem maddesi" haline getirilseydi, bir kınama bildirisi çıkabilirdi. Neyse ki zamanında ve doğru girişimle akamete uğratıldı.