Hitler'in ruhunu çağırmışlar, "Size dünyanın en alçak soykırımcısı diyorlar, ne diyorsunuz?" diye sormuşlar. Hitler de
"Hayırdır, Netanyahu öldü mü?" cevabını vermiş.
Şaka bir yana da, Netanyahu tastamam Hitler'in gözlerine bakıyor.
Bir farkla ki, Hitler'in şansölyesi olduğu faşist de olsa bir "devlet" vardı, Netanyahu'nun elebaşı olduğu sadece bir örgüt var: İsrail Terör Örgütü.
Evet, devlet falan değil, terör örgütü.
Zira dünyanın hiçbir devleti "güvenli bölge" olarak gösterdiği yerdeki "mülteci" çadırlarını bombalamaz. Hiçbir devlet hastane, ambulans vurmaz, yeni doğan bebeklere varıncaya kadar taammüden paramparça etmez. "Savaş hukukunu" bu denli yok saymaz. Dünyanın hiçbir devleti, egemen ülkelerin sınırları içinde suikast düzenlemeyi alışkanlık haline getirmez.
Ve, dünyada sınırları belirsiz olan hiçbir devlet yoktur!
***
İşbu "sınırsız"
İsrail Terör Örgütü'nün zindanlara attığı Filistinli "mahkûmlara" (doğrusu, "esirler" olacak) uyguladığı insanlık dışı muameleler yıllardır herkesin malumu.
Son olarak, Sde Teiman kampında çalışan 3 İsraillinin CNN'e verdiği bilgiler ve daha sonrasında kamptan kurtulan Filistinlilerin UNRWA ve
New York Times'a açıklamaları da gösterdi ki, İsrail Terör Örgütü esirlere sistematik tecavüzü bir yöntem olarak belirlemiş.
Malumunuz, bu raporların ardından gelen uluslararası baskı sonucu söz konusu kampta görev alan 9 İsrail "askerini" (doğrusu, teröristler olacak) gözaltına almıştı. Irkçı Siyonistler, Sde Teiman kampını basarak gözaltına alınan İsrail "askerlerinin" serbest bırakılmasını istemişlerdi.
Sizin anlayacağınız, işkenceci ve tecavüzcü "askerlerini" koruyarak "vatani görevlerini" (doğrusu, terör örgütü olmanın gereğini olacak) yapmaya çalışmışlardı.
Şurası önemli:
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü
Vedant Patel'e, "İsrail kamplarında
sürekli yaşanan
işkence ve tecavüz
vakaları size göre
'savaş suçu' teşkil ediyor
mu?" diye sorulduğunda,
"Ben bir
hukuk uzmanı değilim"
cevabını vermişti. Peki ya "hukuk uzmanı" olsaydı ne olacaktı?
İsrailli "askerlerin" bir kısmının avukatlığını üstlenen sözde "yardım kuruluşu" Honenu gibi, mevzunun yalnızca "kendini savunmaktan" ibaret olduğunu mu söyleyecekti?
Bizim bildiğimiz şudur: Irkçı Siyonistlerin kapatması haline gelen
ABD nezdinde, "İsrail'in kendisini savunma hakkı" en az İsrail'in sınırları kadar belirsizdir. Mahut "savunma hakkını" Gazze'de gördük işte; kuvözdeki Filistinli bebekleri katletmeyi bile kapsıyor!
***
İsrail'in Kanal 12 televizyonunda, esirlere tecavüzün kurumsallaştırılarak devlet politikası haline gelmesi gerektiği gündüz gözüyle savunuldu.
Bunda da şaşacak bir şey yok. Irkçı Siyonizm, insanlıktan çıkmanın diğer bir adıdır. Hatırlarsanız
New York Times, "Hamas 7 Ekim'de 'sistematik' tecavüz yaptı" yalanını servise sokmuştu.
İftiraları itiraflarıymış meğer.
Lakin kimi sosyal medya haberlerine göre söz konusu İsrail kanalında yapılan ankette, İsraillilerin yüzde 47'sinin Filistinli "mahkûmlara" tecavüz edilmesini desteklediğine dair haber de doğru değil.
Irkçı Siyonistlerin zihinsel sapıklıkla malul olmaları nedeniyle anket yapılsa belki aynı sonuç çıkabilir. Fakat böyle spesifik bir anket (araştırdığım kadarıyla) yok. Anlaşılan o ki dolaşıma sokulan söz konusu görüntü "photoshop"tan ibaret.
Siyonistlerde şeytanlık tükenmez:
Filistin yanlısı görünerek böyle yalan haberleri önce paylaşıp sonra yalanlayarak Filistinlileri yalancı konuma sokmakla kalmıyor, kendilerini de ürettikleri işbu yalanlar üzerinden aklamış oluyorlar.
Aman dikkat.