ABD'nin Ortadoğu'ya bilfiil müdahalesi veya çökmesi, Birinci KörfezSavaşı addedilen Irak'ın işgaliyle başlar.
İşgale engel olmak için Fransız filozof Roger Garaudy ne kadar uğraşmışsa, dönemin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı TurgutÖzal da işgal gerçekleşsin diye o kadar uğraşmıştır.
Nasıl mı?
Anlatayım: İsrail'in bölgedeki en büyük müttefiki İran Şahı Pehlevi'yi deviren 79 İran İslam Devrimi'ni bölgeden yalıtmak, istikrarsızlaştırmak ve nihayetinde cezalandırmak için Saddam Hüseyin'in Irak'ı 1980'de İran'a saldırır.
İran-Irak savaşında (1980-1988) İsrail faktörü üzerinde kimsecikler durmaz.
Oysa belirleyicidir.
Devrim öncesi İsrail'in biricik müttefiki olan İran'ın devrim önderi Humeyni, ramazanın ayının son cumasını "Kudüs günü" ilan edecek kadar Filistin davasını merkeze oturtur. Saddam Hüseyin de Filistin davasına her zaman sahip çıkmıştır. Öyle ki, İsrail'in ölüm listesinin başında yer alan El-Fetih kurucusu Ebu Nidal'a ev sahipliği yapacak kadar.
Ne ki, Saddam, İsrail'in müttefiki İran'la değil de devrim sonrası İsrail'i baş düşman ilan eden İran'la savaşır.
Tastamam vekâlet savaşıdır bu. ABD 8 yıl süren savaş boyunca Irak'ı biteviye destekler. Saddam Hüseyin'i bu destek öyle şımartır ki bir ara Türkiye'ye bile parmak sallamaya başlar.
Savaş bitince Saddam'ın elinde Halepçe'de 5 bin Kürt'ü kimyasal silahla katletmekten kaynaklanan kapanmaz toplumsal yaralar ile viran olmuş bir Irak kalır.
Uğruna vekâlet savaşı verdiklerinden tazminatını ister. Önüne Kuveyt sürülür; "Buyur işgal et, senin olsun" dercesine.
Saddam'ın gözleri parlar, işgal hazırlığına başlar.
Henüz 9 yıl önce (82'de) Müslüman olan Roger Garaudy tuzağı görür, yerinde duramaz, koşar gider Irak'a. "Etme eyleme, sakın Kuveyt tuzağına düşme" yollu yalvar yakar diller döker Saddam'a.
Saddam tuzak falan yok der. ABD Büyükelçiliği'nden, ABD'nin bu işgale onay verdiğini doğrulattıklarını anlatır. Garaudy "Batı'yı hiç tanımıyorsun" der, "Ben içlerindeyim, bugün böyle söylerler, sonra da Kuveyt'e girmeni gerekçe göstererek Irak'ı işgal ederler..."
Ne dese dinletemez.
Aynı anda dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal da boş durmaz. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush'u Irak'ı işgal etmesi için ilk günden itibaren fiştekler. ABD'nin "Vietnam sendromundan" kurtulamadığından da yakınır. ABD'yi işgal için cesaretlendirir.
Özal'ın bu gayretini Bush da açık seçik dile getirmiştir.
Sonuç itibarıyla İran yaralı, Irak paramparça, Türkiye de Özal'ın dediği gibi "1 koyup 3 almak" yerine göç dalgası ve terörle boğuşmak zorunda kalmıştır.
Hepsinden daha vahimi, etnik ve mezhep asabiyetine dayalı çatışmalar Suriye'den önce Irak'ta başlamıştır.
İsrail için işler tıkırındadır:
Birbirlerine diş bileyen Müslümanlar ve paramparça edilen bölge ülkeleri, daha ne olsun!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.