Bugün üç ayrı "portreden" dem vuracağım. İkisi muhalif ve seküler mahalleden, diğeri muhafazakâr mahallede faaliyet gösteren değişik bir eleman.
Muhalif olanların ikisi de asabi, ikisi de celadetli, ikisi de (hadi müptezel demeyeyim) huysuz.
Biri
Can Ataklı, diğeri
Fatih Altaylı. Bu iki fenomenden Fatih
olanı biraz daha malumatfuruş, Can
bildiğiniz zırcahil.
Sadece malumatfuruş da değil,
Can'a nazaran oldukça uyanık. Zira bir yandan muhalifliğin cakasını satarken bir yandan da AK Parti iktidarı döneminde gayet uyumlu şekilde gemisini yıllar yılı yüzdürmesini bildi.
Can Ataklı'nın ortopedik yetenekleri sınırlı olduğu için diğeri kadar şansı yaver gitmedi.
Ne
Cem Uzan'ın Star TV'sinde arzı endam ettiği günlerdeki fiyakasına bir daha ulaşabildi, ne de
Tan Gazetesi'ndeki porno gazeteciliği başarısına!
Oysa ne büyük hırsları vardı... Siyasi stand-up yapacak,
Cem Yılmaz'lara nal toplatacaktı. Başaramadı... CHP'den Beşiktaş belediye başkan aday adayı oldu, dönüp bakan olmadı... Ne yapsın biçare, gündemden düştüğü her gün kendini yedi bitirdi.
***
Teferruatta aralarında kimi farklılıklar olsa da sıra Filistin'e, Gazze'ye gelince ikisi de birbirinden rezil, ikisi de birbirinden utanmaz!..
O kadar ki, Can Ataklı İsrail'in
Şifa Hastanesi'ni bombalamasını İsrail'den çok savunmuş, "Hamas yapmıştır... İsrail daha medeni, daha akıllı..." demişti. Bununla da yetinmemiş, internet erişimi kesilen Gazze'yi İsrail'in bombalamadan evvel cep telefonlarına mesaj çektiğini söyleyecek kadar tozutmuştu.
Fatih Altaylı, İsrail'in soykırım suçuna ortak olmamak için meydanlara çıkan bu ülke insanına adeta diş biledi. İlk fırsatta da askerlerimizin şehadetini araçsallaştırarak, "Alçaklar, şerefsizler..." diyerek kinini kustu. Oysa "Bizim askerlerimizin Gazze'dekiler kadar değeri yok mu? Bir gün de onları kınayın..." diye itham ettiği insanlar aynı gün içindeki gösterilerinde,
"Katil İsrail, katil PKK" sloganları atmışlardı.
Can Ataklı terbiyesizlikte ondan aşağı kalmadı. Şehit babasına gündüz gözüyle
"Sen kimsin!" diyebildi.
"Gazze edebiyatından bıktım!" dediği gibi
"Şehit babası edebiyatından bıktım!" ne zaman diyecek, bilmiyorum.
Benim bildiğim şudur:
Muhafazakâr mahallede faaliyet gösteren değişik eleman bunlardan çok daha tehlikeli. Çünkü hem sureti haktan görünüyor hem de münferit.
***
Binlerce çocuğun Gazze'de katledildiği, dünyanın tüm vicdanlı insanlarının ayağa kalktığı bugünlerde, "Gazze'de gördüğümüz manzaraların aynısı Suriye'de yaşanmıştı..." demek nedir Allah aşkınıza!
Bu ne menem analojidir?
Bakınız,
Fatih Altaylı da Gazze'nin karşısına
Yemen'i koydu ama lafını tamama erdirdi. "Gazze'de 17 bin Müslüman sivil öldürüldü, Yemen'de 145 bin Müslüman sivil öldürüldü..." bilgisini verdikten sonra,
"Müslüman Müslüman'ı öldürünce sorun olmuyor da, Yahudi öldürünce mi sorun oluyor?.." dedi.
Hiç değilse Fatih Altaylı kadar "açık sözlü" olun, lafın gerisini getirin.
Gazze'nin soykırımdan geçtiği bugünlerde Halep'te veya başka bir yerde aynısı yaşandı demekteki maksadınız nedir?