"Ayasofya'yı neden açmıyorsun, hadi aç da görelim" diyorlar, "Ayasofya'yı aç da git" diye muaheze ediyorlardı.
Açtı... Yargı kararının ardından, seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak hem bu aziz milletin kahir ekseriyetinin isteğini yerine getirmiş oldu hem de İstanbul'u fetheden kumandan Fatih'in vasiyetini.
"Ayasofya'yı aç da görelim" diyenlerden biri (FETÖ gazetelerinden birinin firari genel yayın müdürü) Ayasofya açılınca hemen karşı çıktı. "Cami değil kiliseyapılmalıydı" dedi.
Ayasofya'nın açılış zamanlaması, arzuladıkları "kıskacın" gerçekleşmesine engel oldu.
Haliyle...
"Kilise olarak açılmalıydı" şeklindeki çıkışlarla, "küresel efendilerine" imanlarını tazelemekle yetinmek zorunda kaldılar.
Hülasa, tuzakları ayaklarına dolanmakla kalmadı, Ayasofya üzerinden de kendi kendilerini "deşifre" ettiler.
Bütün bunlarda elbette şaşacak bir şey yok.
Nihayetinde "Haçlıların ülkeniziişgal etmesi tehlikeli değildir" diyen"Hocaefendilerinin" çocuklarıdırlar.
Bunların bir profesörü de 15Temmuz'dan hayli zaman önce gittiğiABD'de, "Erdoğan Türkiye'ye şeriatı getiriyor,içkiyi yasaklıyor, kadınların başlarını açmalarınaizin vermiyor..." demişti.
Aynı profesör Türkiye'ye döner dönmez ABD'deki söz konusu konuşmasını şöyle "tevil" etmişti: "Ben dindarım, şeriat istiyorum... Hırsızın eli kesilsin... Kerhaneler kapatılsın... Faiz merkezleri, bankalar yasak edilsin..."
Nasıl bir şeytanlıkla malul olduklarının ibretlik örneğidir bu!
Agah olalım.
Gladyonun FETÖ kanadı deşifre oldu sadece.
RAND Corporation'ın son raporu gladyonun nasıl bir hedefe kilitlendiğinin göstergesidir.
Hedeflerinde sadece ve sadece BaşkanErdoğan var ve bu uğurda herkesle ittifak kurmayahazırlar.
FETÖ yargısıyla vaktiyle "kısa devre" yapan liyakatli sinsilerden biri de aynı hedef doğrultusunda "hizmet" vermeyi sürdürüyor.
Hiçbir fırsatı da kaçırmıyor.
O kadar ki, Ayasofya'nın ibadete açılmasını "siyasi karar" diyerek aşağılamaya çalıştı. Melih Altınok dünkü yazısında onun bu tavrını "sinsilik" tesmiye ederek şöyle dedi: "İç ve dış politikada getirilerini, götürülerini hesap ederek yaptığı bir hamle elbette ki politiktir. Tıpkı, 1453'ten beri cami olarak hizmet veren Ayasofya'yı 1934'teBakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevirenAtatürk'ün verdiği kararın siyasiolması gibi..."
Bu liyakatli sinsinin bir de mahdumu / oğlu var.
İş bu çocuk Star gazetesinde köşe yazarlığı yaptığı dönemde Erdoğan'ın diktatörleştiğinden bahsetmişti de "Star gazetesi yazarınınşapşal yazısı" başlıklı bir yazıyla cevap vermiştim.
Yazık ki yazık, değerli bir bacımız bu çocuğu korumak sadedinde fakire hakaret etmişti. Hak ettiği cevabı alınca da bütün mahalleyi ayağa kaldırmaya çalışmış, riyakâr bir şair de ezik bir yazıyla buna iştirak etmişti. Bacımızın bana bir özür borcu var ama dilemese de canı sağ olsun. Neyse...
Bu çocuk Ayasofya'nın ibadete açılması üzerine ecnebi medyada (FP'de) müstevlilere şöyle çağrı yaptı: "Erdoğan'ın Türkiye'ninHıristiyan geçmişini silmesine izin vermeyin!.."
Adnan Hoca olarak bilinen AdnanOktar'a müritlik yaptığı dönemde hiç değilse Darwin'le, Evrim Teorisi'yle uğraşırdı.
FETÖ'yle düşüp kalkmaya başlayınca Türkiye'ye karşı müstevlilere böyle çağrılar yapmaya başladı.
"Keşke Adnan Hoca'dan kopmasaydın be oğlum" mu desem, bilmem ki!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.