İngiltere ve Fransa,
Kırım Savaşı'nda (1853-1856)
Rusya'ya karşı donanmalarıyla yanımızda yer almıştı. Ayrıca mali yardımda da bulunmuşlar,
(Paris Antlaşması'nda) diplomatik destek de vermişlerdi.
Neden peki? Bizi çok sevdiklerinden mi? (Elbette maksadım tarih anlatmak değil; günümüze bağlayacağım, az sabredin.)
Aynı şekilde...
93 Harbi'nde (1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı)
Edirne'nin düşmesinin ardından Rus ordusunun İstanbul'a birkaç kilometre mesafedeki
Yeşilköy'e kadar inmesi üzerine, İngiltere Rusya'nın İstanbul'u ele geçirme olasılığına karşı Akdeniz filosunu Çanakkale Boğazı'na göndermişti.
Yine soralım: İngiltere neden yardım elini uzatmıştı? Ebedi dostumuz olduğundan mı?
İngiltere, Rusya'nın genişlemesine engel olmanın yolunun Osmanlı'nın toprak bütünlüğünden geçtiğini öngörüyordu. Bu nedenle Rusya'nın Akdeniz'e inme emeline set vurmak için Osmanlı'nın Boğazlar üzerindeki kontrolünü destekledi.
Hülasa, Osmanlı'nın "tampon devlet" olarak bekası her şeyden evvel İngiltere'nin
Hindistan sömürge yollarının korunması için hayati önemi haizdi. Ayrıca, yardımlarının (bahsi diğer) karşılığını Osmanlı'dan almayı da ihmal etmemişlerdi. Sonra ne mi oldu? Ne olacak, aynı İngiltere, Osmanlı toprakları arasında yer alan
Mısır'ı işgal etti.
***
İngiltere'nin diğer işgalcilerle farkı, mahut işgali "mazur" gösterme yeteneğiydi. Bu öyle korkunç bir yetenekti ki, biraz daha kaptırsalar topraklarını işgal ettiği için Osmanlı'nın kendilerine teşekkür etmesini isteyebilirlerdi. Zira, "Biz Mısır'ı işgal etmeseydik Fransa işgal edecekti..." diyorlardı. (Filistinli bir kadının evini gündüz gözüyle işgal eden o Yahudi hırsızın, "Ben işgal etmesem başkası işgal edecekti..." mazeretine ne çok benziyor değil mi?)
Zavallı
Sultan Abdülhamid, "Fransa'nın Mısır'ı işgal etme planlarının olmadığını" söyledi. Ardından da "Fransa'nın Mısır'ı işgal planı varsa da işgale kalkıştıkları vakit yardıma gelirdiniz, birlikte engel olurduk..." yollu İngilizlere çok diller dökmüştü ama nafile.
İngiltere Mısır'ı işgal etmekle kalmadı, "tarafsızlık" politikamızı da terk etmemiz için biteviye baskıladı. Rusya'ya karşı yanlarında yer almamız için
"Ermeni meselesi" dâhil elindeki tüm enstrümanları kullandı. Bir kısım
Jön Türkler dâhil; zaten kullanılmaya can atıyorlardı. O kadar ki, (Abdülhamid'i devirmek belasına) İngiltere'den Ermenileri fişteklemeye devam etmesini istiyorlardı. (Bunlar da günümüzün "sömürge aydınlarına" ne çok benziyorlar değil mi?)
İngiltere, "Biz olmasak Rusya sizi yutar!..." mesabesinde kulağımıza kar suyu kaçırmaya da çalışmadı değil. E tabii "Bihakkın tampon görevini ifa etmezseniz Rusya'nın önü açılır" diyecek hâlleri yoktu ya!
Rusya da boş durmadı; biricik düşman bellediği İngiltere'ye karşı Osmanlı'yı yanlarına çekmek için elinden gelen her şeyi yaptı.
***
Sonra çok ilginç bir şey oldu: Rusya stratejik hata ve yetersiz lojistik nedeniyle 1905'te
Japonya'ya yenilince gözünü Osmanlı topraklarına dikti. Hâliyle İngiltere'ye yanaşmaya başladı. İngiltere de Rusya'nın Asya'ya genişleme tehlikesinin sona erdiği inancıyla Rusya'yla ittifak kurdu. Sonuç itibarıyla,
birbirlerine karşı yanlarına çekmeye çalıştıkları Osmanlı'yı paylaşmak için birlik oldular.
Sonrası malumunuz... Özetin de özeti şudur: Ülkeler arasında çıkar ilişkileri belirleyicidir.
Halihazırdaki
Ukrayna-Rusya savaşındaki "tarafsızlık politikamız" son derece başarılıdır.
Lakin,
Putin'in gayet net şekilde Avrupa'yı tehdit ettiği en kritik aşamaya geldik.
Peki, NATO üyesi bir ülkeye saldırıldığında tüm üye ülkelere yapılmış kabul edilerek ortak savunma yapılacağını belirten
NATO'nun 5. Maddesi devreye girerse ne yapacağız?
Benim bildiğim şudur: Türkiye halkı Putin sırf İngiltere'yi veya Fransa'yı bombaladığı için Rusya'yla savaşmayı kabul etmez.