Şayet Demirtaş'ın Kılıçdaroğlu vekaletiyle yaptığı teklifi Bahçeli kabul etseydi, siyaset arenamız belki de Akşener'in partisinden "mahrum" kalacaktı.
Unutmuş olamazsınız:
7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından hükümet kurmak için "istikşafi" görüşmeler sonuç vermeyince, CHP ve HDP kendilerinden daha az milletvekili çıkartan MHP'nin Genel Başkanı'na "siyasi rüşvet" mesabesinde "Başbakanlık" teklif etmişti.
Dedim ya, Bahçeli kabul etmedi. Dahası, bu teklifi (HDP'nin herhangi bir şekilde içinde yer aldığı hükümette başbakan olmayı) "hakaret" tesmiye etti.
Gelgelelim... Akşener İP'i kurunca CHP'yle aşikar, HDP ile de "gizli" ittifak kurmakta sakınca görmedi.
Gizli dediğim, "herkese malum sır" gibi bir şeydi.
Fakat yine de şimdiye değin vaziyeti iyi idare ettiler. Üstelik, işi açık edecek "uyarılara" maruz kaldıkları halde.
Mesela, HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan Meclis kürsüsünden, "İYİ Parti, size söylüyorum" demişti, "Şuan koltuklarınızda HDP'nin oylarıylaoturuyorsunuz..." Uzatmayalım; az hasarla bu"badireyi" atlattılar. Zaten HDP desadece mahut mesajı vermekle yetindi.
Fakat... Akşener geçenlerde "Memleket Masası" belasına şak diye "HDP'yi PKK terör örgütünün yanına konumlandırıyoruz" deyince olanlar oldu.
Bunları biliyorsunuz ama lafı getireceğim yer / bağlam için önemli.
Eski HDP Milletvekili Sırrı SüreyyaÖnder sen misin bizi konumlandıran dercesinemalum "sırrı" ifşa etti: "Şuradakiminle çalışalım, nasıl çalışalım, şununasıl yapalım? diye fikrimizi merak edenbir siyasal parti, bugün bize koordinatbiçemez..." Önder'e iddianı ispatla demekle yetinmediler,"gizli akepeli"den "derin devletinadamı"na kadar demediklerinibırakmadılar. Ahmet Türk de "Siyasette saklıkalması gereken bazı şeyler vardır"diyerek Önder'i uyarmaya çalışırken, farkındaolmadan, Akşener'in partisi ile HDParasında saklanması gereken bir ilişkiolduğunu dermeyan etmiş oldu.
Neyse ki, epey hasarla da olsa Akşener'in partisi bu badireyi de atlattı diyebiliriz.
Fakat geçen gün Kadıköy belediye başkan adayları Emre Kınay öyle bir şey ifşa etti ki tüm memleket masa olsa altına sığmaz, üstüne koysan masa taşımaz!
Zira aday olmadan önce Akşener'le şöyle bir "anlaşma" yaptığını anlattı: "Benim kapıma herhangi bir milliyetçilikkimliği ile gelen hiç kimseyisiz bile gönderseniz içeri almam. Çok açık söylüyorum, kabul ediyorsanızadayınız olayım dedim... O dakabul etti..."
Demek ki...
Hemşerim Koray Aydın veya birlikte birçok televizyon programına katıldığım sevimli dostum Ümit Özdağ'ı Akşener bile gönderse kapısından içeri almayacak birini Kadıköy'den aday gösterdiler.
Gerçekten çok acıklı bir durum!
Peki, Akşener kapısından girebilecek miydi?
Giremeyecek olsa teklifini kabul etmezdi. Aksini iddia etmek, sosyalist olduğunu söyleyen Emre Kınay dostumuzun (bu arada ben Kemalist olduğunu biliyordum, neyse hayırlı olsun) diyalektiğine bile sığmaz.
Kapısından gireceğine göre Akşener'i "milliyetçi" görmüyor demektir. "Dini yöneliş" içindekileri de kapısından sokmayacağını söylediğine göre "Hira Dağıkadar Müslüman..." söylemini de samimi bulmuyor.
Emre Kınay söz konusu televizyon programında aday olmak için aynı düşüncede olmamız şart değil görüşünü dillendirirken de "Mansur Yavaş ile Kılıçdaroğlu'yla aynı görüşte mi?" diyor.
İyi güzel de, Mansur YavaşKılıçdaroğlu'yla, "Solcular veya sosyalistlerkapımdan giremez" diye gizli biranlaşma yapmamıştır herhalde.
Yoksa günümüzün telmaşa solcuları, "Ne güzel heykel yıkıyor" yollu güzellemeler yapmazlardı...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.