"Benim oğlum şu an komada... Sen onu ucubeye çevirdin... O tetiği çekmek çok güçlü mü hissettiriyor?..
Güç rozetten veya silahtan gelmez...
Güç yalan söylemekten gelir. Büyük yalan söylemek ve bütün dünyanın da senin yalanına katılmasını sağlamaktan gelir..."
Bu sözler...
Müstekbir bir senatörün mazlumları kurtarmaya kendini adayan
Hartigan (Buruce Willis) adlı bir polise söylediğidir.
Yani...
Küçük kız çocuklarına tecavüz eden oğlunun elinden en son kurbanını (Nancy) göğsünü kurşunlara siper ederek kurtaran polise, "gücün nerden geldiği" hakkında çektiği diskurdur.
Kahraman polis yaptığının bedelini ödeyecektir. Hem de ölümden daha beter bir cezayla:
Yalan ve iftirayla!..
Küçük kız çocuğunu tecavüzden kurtaran değil, tecavüz eden olduğunu kabul edecek, hülasa, bu iftiraya maruz kalarak hayatını zillet içinde geçirecektir.
Başka şansı yoktur.
Gerçeği eşine söylerse, eşini öldüreceklerdir. Hatta şöyle tehdit edilir hasta yatağında: İşin doğrusunu kime söylersen onu öldüreceğiz! Söz konusu müstekbirin elinin uzanmadığı yer yoktur. O kadar ki, küçük kızın ifadesi alınmaz, tecavüze uğrayıp uğramadığına bile bakılmaz.
Korkunçtur!
Frank Miller'in aynı adlı çizgi romanından
Rodriguez,
Miller ve (misafir yönetmen olarak)
Tarantino'nun sinemaya uyarladığı
Sin City adlı 2005 yapımı bu sıra dışı filmi hatırlatmamın nedenini tahmin etmişsinizdir.
Son yıllarda yalan ve iftirayı siyasi yöntem olarak kullanan
CHP de "Güç yalan söylemekten gelir" ifadesine iman etmiş gibidir.
***
Sormak isterim:
Bu ülkenin istikbal ve iradesine
15 Temmuz'da misli görülmemiş darbe girişimiyle
tecavüz etmeye çalışan
FETÖ'nün (gladyonun)
tanklarını bu aziz millet çıplak ellerle durdurmadı
mı?
Madem durdurdu nasıl oluyor da gladyonun o yalan ve iftiraları aynen devam edebiliyor?
Nasıl oluyor da psikolojik harp teknikleri fasılasız sürüyor?
Darbe karşıtı medyayı darbe öncesi nasıl itibarsızlaştırmaya çalışmışlarsa şimdi de aynısını misliyle yapıyorlar işte!
Darbe öncesi "
yandaş" veya "
yalaka" diyerek hangi yazarlara hakaret ediyorlarsa yine hakaret ediyorlar!
Darbeye geçit vermeyen bu aziz millet darbe öncesi hangi saygısızlığa maruz kalıyorsa yine aynı saygısızlığa maruz kalıyor!
Gladyonun hal diliyle bize söylediği şu mudur yoksa:
"
Bu ülkeyi tecavüzden kurtardınız da ne oldu? Darbecileri tutukladınız da ne oldu? Güç yalan söylemekten gelir. Büyük yalan söylemek ve bütün dünyanın da senin yalanına katılmasını sağlamaktan gelir..."
***
Görüyorsunuz işte ne depremde ne pandemide yalan ve iftiralarına ara verdiler!
En korkuncu da belirli bir sosyolojiyi yalan ve iftiranın müptelası haline getirdiler.
Endokrine edildikleri düşüncenin dışındaki hiçbir şeye tahammülleri yok. Farklı olana tepkileri,
Platon'un mağaradakilerinin güneş ışığına gösterdiği tepkiden farksız!
FETÖ'cüler tabanlarını tutmak için ilkin televizyon yasağı getirmişlerdi. Şimdilerde izin çıktı; CHP yandaşı medyayı takip ediyorlar.
CHP de algı faaliyetlerinin deşifre edilmesine önlem almak için kendilerine muhalif olan medyayı itibarsızlaştırmaya çalıştı durdu.
Son zamanlarda malumunuz el yükselttiler:
Hoşlanmadıkları televizyon kanallarında arzı endam edilmesini artık partiden ihraç nedeni sayıyorlar. (Bu kadar da hoşgörülü ve açık fikirliler.)
FETÖ ve CHP'nin yöntemi aynıdır: "Güç yalan söylemekten gelir..."