RAND Corporation'ın Pentagoniçin hazırladığı oldukça hacimlirapordan daha önce bahsetmiştik.
Her şeyden evvel askeri müdahaleye aşeren bir rapor bu. Nedim Şener arkadaşımız da geçen gün Hürriyet'teki köşesinde buna değindi ve FETÖ tasfiyelerinden hareketle darbenin imkansıza yakın olduğunu dile getirdi.
Doğrusunu isterseniz ben o kadar iyimser değilim.
Zira darbe deyince aklıma sadece FETÖ gelmiyor. Bu ülkede Fetötürkçüler olduğu kadar Natotürkçüler de var.
Zaten raporda illaki FETÖ darbesi siparişi verilmiyor; şimdiye değin gerçekleşen tüm darbeler gibi ABD yandaşı darbe olması iktiza. Milli Savunma Üniversitesi'nin müfredatını da hassaten belirlemek istiyorlar.
Çünkü askerden askere ilişki kurulmasını öneriyorlar. Maksatları net: Türkiye'yibağımsızlık yolundan vazgeçiriptekrar ABD yörüngesine oturtmak.
ABD yörüngesinden çıkmamızın göstergelerini de (S- 400 Hava Savunma Sistemi'nden Doğu Akdeniz'deki bağımsız politikalarımıza kadar) açık sözlülükle dermeyan etmişler.
Yok hayır, "Taşeronumuzu 15 Temmuz'da kırıp elimize verdiniz" diye intizar etmiyorlar. Açık sözlü dediysek, o kadar da değil.
Yörüngelerine nasıl mı oturtacaklar?
ABD yandaşı muhalefeti konsolide etmeyi öneriyorlar. Ayrıca, "Erdoğan demokrasiyi bitirdi, kesin çare askeri vesayet" demeye getiriyorlar. (Gördüğünüz gibi "demokrasi" anlayışları, helvadan yaptıkları putları acıkınca yiyen cahiliye Arapları gibi.)
Yörüngelerine oturduğumuzda ne mi olacak?
Kudüs'ü işgalci İsrail'e "peşkeş" çeken ABD politikalarını tıpkı SuudiArabistan veya Birleşik ArapEmirlikleri gibi Türkiye de alkışlayacak, İran'ı hedefe koyan ABD politikalarına da aktif katkı sağlayacak. Hülasa, Türkiye Ankara'dan değil Pentagon'dan yönetilecek.
Peki mümkün mü bu?
Bu aziz millet 15 Temmuz'da iradesini gasp etmek isteyenlerin tanklarına karşı askeriyle polisiyle omuz omuza direndi ve kazandı. Bu aynı zamanda "ordunun milletinden" milletin ordusuna geri dönülmez biçimde geçildiğinin tastamam miladı oldu.
Fakat o gün bugündür fasılasız bir şekilde bu aziz millet algı operasyonlarıyla, yalan dolanla, fitne fesatla paramparça ediliyor.
Yani, darbenin sivil ayağını yine tahkim ediyorlar.
Daha önce bu köşecikte dercetmiştim: 15 Temmuz öncesi malum sosyoloji hangi nefret diliyle malul hale getirilmişse bugün de aynısı, hatta daha fazlası gerçekleştiriliyor.
Mahut raporda "Genç subaylar rahatsız" mesabesinde fitne fesat ifadelerine yer vermekle kalmamışlar, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın Amerikan yanlısı olduğunu da iddia etmişler.
Fitne olur da FETÖ durur mu? FETÖ'cülerin önde gidenlerindenbiri (E. U.) ABD'nin bütün kartlarınıHulusi Akar üzerinden oynadığını ama"Hulusi Akar'ın cemaati oyuna getirdiğigibi ABD'yi de oyuna getirme niyetinde"olup olmadığını bilmediğini söyledi.
Fasıkların getirdiği hiçbir habere zerre miskali itibar edilmez.
Sayın Akar da FETÖ'cü bir firariyi muhatap alıp da haklı olarak cevap vermez.
Lakin, CIA'nın yan kuruluşunun ABD Savunma Bakanlığı için hazırladığı mahut raporda kendisini töhmet altında bırakmaya yönelik o küstah ifadelere bakan sözcüsü düzeyinde de olsa haddini bildiren bir tepki verilmeli değil mi?
Yoksa verildi de benim mi haberim yok?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.