Eğer dikkat etmezseniz," demişti Malcolm X, "medya mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri sevmenize sebep olur." Şükrü Sak'ın geçen gün hatırlattığı şehidimizin bu sözünü tarih boyunca doğrulayan birçok örnek var. En son örneği 15 Temmuz'dur. Fetullah ve avenesi15 Temmuz öncesi koro halinde"Mazlumun ahı inletir arşı" diyordu.
Bu mazlum millete, 15 Temmuz gecesi tanklarla ve savaş uçaklarıyla saldırdılar! Fetullah ve küresel iktidaryandaşı halihazırdaki muhalifgüruh da 15 Temmuz öncesi SayınErdoğan'ı zalim, muktedir, otoriter, özellikle de "diktatör" ilan etmişti.
Matine - suare "diktatör" dedikleri Erdoğan, 15 Temmuz gecesinin en büyük mazlumu olarak, zalimlerin savaş uçaklarının tehdidi altında inebileceği havaalanı aradı.
Şayet o gece işgal güçleri kazansaydı "diktatörü devirdik, hukukunüstünlüğünü tesis edeceğiz" diyeceklerdi. Zaten o gece yayımladıkları "bildirinin" hülasası bundan ibaretti.
Lafın burasında kıymet hükmümüzü belirtmeyi ihmal etmeyelim: Emperyalist müstevlilerin hedefinde olanlar mazlum, himayesinde olanlar işbirlikçi zalimlerdir. Nokta. Küresel medya yerli işbirlikçileriyle birlikte nasıl ki 15 Temmuz öncesi mazlumu zalim, zalimi de mazlum gibi sunmuştu, şimdi de bu ülkede 15Temmuz hiç yaşanmamış gibi biralgıyı yerleştiriyor. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür ya, hep oraya çalışıyor.
Yoksa 15 Temmuz gecesi tankları alkışlayanlar, bankamatik kuyruklarına girenler, tankların arasından suhuletle geçip Bakırköy'deki "bekleme odası"nda verilecek görevi bekleyenler, tanklara karşı çıplak ellerle direnen bu aziz millete "beyinsiz" diye hakaret edenler utançlarından sokağa çıkamazlardı.
Nisyan zaafını algıyla tahkim ettikleri için FETÖ'yle mücadeleyi daha dün "yesinler birbirini" modunda keyifle izleyenlerle birlikte gerine gerine dolaşıyorlar. Hem bu ülkede çakılmış çivileri yok, hem o zalim müstevlilerin işbirlikçiliğine soyunup "bozgunculuk" yaptılar, hem de mazlumların utanç duymalarını istiyorlar. Başkan Erdoğan ABD taşeronu FETÖ ve PKK'ya karşı ölümüne mücadele ediyor, biri hâlâ "BOP Eşbaşkanı" diyor; diğeri de FETÖ'nün siyasi ayağı olarak hâlâ AK Parti'yi işaret ediyor!
Be hey anakronik şebelekler!..
FETÖ değil ayağı, tüm gövdesiyle (Erdoğan düşmanı AKP'liler dahil) tüm muhalefetin yanında olduğunu gizlemiyor, görmüyor musunuz?
Zihinleri iğdiş edilerek körleştirilmiş bu güruha ben de kalkmışım şunu diyorum: "Biri size yanlış yoldasınızdediğinde, 'ama siz de vaktiyleyanlış yoldaydınız' karşılığını vermekle,yanlış yolda olduğunu itirafetmekle kalmıyorsunuz, aynızamanda, muhatabınızın da doğruyolda olduğunu ikrar ediyorsunuz..."Kavrayışları yok, izanlarıyok, insafları yok, utanmaları yok...
İçlerinden en sinsi olanlarından biri, "PKK'ya teşekkür etmeliyiz" diyeni, evet bildiniz, Yeni Samanyolu TV tesmiyeettiğim o kanalın Portakal'ı geçen akşam baktım, kin ve nefret bombalamaya devam ediyor hâlâ. Sayın Erdoğan'ın belediye başkanları görevlerini yapmak zorundadır şeklinde özetleyebileceğimiz açıklaması üzerine, "manipülasyon pornosu" hüviyetindeki haber bülteninde öyle korkunç çarpıtma yaptı ki aklınız durur.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a "çokkötü düşüncelisiniz" diyerek saygısızlıkyapmakla kalmadı. Sanki dersinErdoğan İstanbul'un su sorunu çözülmesindemişmiş gibi, "o sulardan AKPartililer de içecek" diyerek korkunçbir fitneye taammüden yatırım yaptı. Mefhumu muhalifinden hareket edecek olursak, Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'lilere su bile vermeyecek kadar "kötü düşüncelidir" demeye getirdi.
Bundan daha sinsi "bölücülük" olabilir mi? Sayın Erdoğan akmayan suları İstanbul'da akıttığında parti ayrımı mı yaptı? Hizmete açtığı onca yol onca köprünün hangisinden şu partili geçsin bu partili geçmesin diye ayrımcılık yaptı?
Çok sinsi bir algı operatörüsün, anladık, ama bu kadar da vicdansızlık olur mu?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.