Acınacak derecede kurnazlar. Kurdukları sözde "Millet İttifakı" da öyle.
Hiçbir ilkeleri yok.
Zaten bir kısmı da "hormonlu," yani şişirme.
"Cumhur İttifakı" tam aksine "arazide" oluştu, "ölümüne" deneyimlerden geçti.
AK Parti ve MHP zaten cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş referandumunda, teröre karşı sınır ötesi operasyonlarda (Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı) ve PKK'nın hendek terörüne karşı verilen savaşta birlikte hareket etti.
Yine, 15 Temmuz işgal girişimine karşı omuz omuza direndiler.
Demem o ki, "Cumhur İttifakı" sözde "Millet İttifakı" gibi "seralarda" üretilmedi.
Sözde diyorum ama YSK'ya teslim ettikleri ittifak protokollerinde, milletin adına "sözde" bile vurgu yapmadılar.
***
Cumhur İttifakı'nın ilkeleri belli.
YSK'ya teslim ettikleri protokolde, "Türkiye'yi zayıflatarak uluslararası operasyonlara açık hale getirmeye yönelik her türlü faaliyetin karşısında yer almaya kararlı" olduklarını, "2053 ve 2071 vizyonunun altyapısını adım adım inşa etmeyi" hedeflediğini belirtiyorlar.
Millet İttifakı'nın ilkesi ne peki?
Hangi ilkeler etrafında yan yana geldiler, bilemiyoruz.
Mesela, CHP ve Saadet Partisi hangi ara hangi ilkeler etrafında ittifak kurdu?
CHP'nin eskiden yazılmamış bir ilkesi vardı: Milli Görüş partilerini kapattırmak. Bu Saadet, "hangi görüşün partisi" haline geldi ki CHP'yle ittifak kurdu?
Vizyonları derseniz, 5 yıllık bile yok.
CHP eski milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, CHP'li ittifak protokolünün "renksiz, ideolojisiz ve siyasetsiz bir siyasal partiler anlaşması özelliği taşıdığını" belirttiği yazısında iki ittifakı şöyle karşılaştırıyor: "Biri ömrü net 50 gün olarak biçilmiş siyaset-dışı bir metin; öbürü 5 yıllık misyon yüklenmiş ve 50 yıl sonraya ilmek atmış bir doküman. Yarışa çıkacaklar, ama koşacakları yol bile sanki aynı koşu yolu değil gibi."
Budur!
Çünkü birinin hedefi Türkiye'yi "muasır medeniyet seviyesinin üzerine" çıkartmak...
Diğerinin hedefi, Erdoğan'ı indirmekten ibaret.
***
Sanki çok matah çok doğru bir yola çıkmışlar gibi kendileriyle birlikte hareket etmeyen herkese de psikolojik harp teknikleriyle saldırıyorlar.
Nasıl ki 7 Haziran seçimlerinin ardından Bahçeli'yi hedefe koymuşlardı şimdi de
hedeflerinde Perinçek var.
Neden mi?
Seçim ikinci tura kalırsa, PKK'nın siyasi ayağını ziyaret edenleri ve FETÖ'nün umudu haline gelenleri desteklemem dediği için.
Faraza falan olmaz, ben seçileceğim diyor, olmuyor. AK Parti'yi desteklemeyeceğini açık seçik ilan ediyor, kurtulamıyor.
Madem öyle, cevap ver bakalım Muharrem:
Şayet ikinci tura Demirtaş ve Perinçek kalırsa sen hangisini destekleyeceksin?
Başkan yardımcılığı karşılığında, Vatan Partisi'nin otobüsüne mi çıkacaksın, HDP'nin otobüsüne mi?
Ataklı Can, Saymaz İsmail aynı soruyu size de soruyorum...
Önce bu soruya adam gibi cevap verin, sonra yine bol bol Atatürk satarsınız.