Ülke olarak tarih boyunca savaşların, taht mücadelelerinin, askeri ya da siyasi nüfuz mücadelelerinin eksik olmadığı bir coğrafyada bulunuyoruz. Sayısız medeniyetlerin hüküm sürüp, her birinin bir iz bıraktığı ve bu sayede kültürel zenginliklerin de bir o kadar çeşitli olduğu bir coğrafya yani…
İki kıtayı birbirine bağlayan, jeopolitik önem açısından dünyada ilk sıralarda bir ülkede yaşıyoruz. Adeta bir terazi bir denge merkezi. Bunu Rusya-Ukrayna savaşında net bir şekilde gördük. Savaşın başlamasıyla dünya devletlerinin birçoğu anında tarafını belli etti. İtidal çağrısı yapan, savaşı önlemeye çalışan ve bunun için tüm diplomasi kaynaklarını hayata geçiren tek ülke Türkiye oldu diyebiliriz. Özellikle tahıl koridorunun açık tutulması belki de en dikkat çeken noktalardan birisiydi, bu kazananı belli olmayan savaşta.
Gelelim etrafımızdaki ateş çemberine. 2003 yılından itibaren çatışmaların ve gözyaşının eksik olmadığı Irak, yine yanı başımızda mazlum insanların çocukların annelerin kan ağladığı Suriye…
Aylardır bombardıman altında hayatta kalmaya çalışan Gazze. İsrail'in saldırılarıyla Refah sınır kapısında sıkıştırılmış masum çocuklar, anneler, babalar…
İşte Ortadoğu'daki ateş çemberinde ateşi körükleyen ve benzin dökenler seyir teraslarından ellerini ovuştururken, çatışmaların durması için her zaman olduğu gibi yine Türkiye devrede idi.
Ve son ürkütücü olay… İran'ın İsrail'e saldırının ardından bugün de misilleme olarak İsrail'in İran'a saldırı düzenlediği bilgisi son dakika olarak geçti ajanslarda…
Peki, Türkiye'nin güneydeki sınır komşuları Irak ve Suriye'den sonra doğu komşusu İran'da da bir savaş ve çatışma mı çıkacak? Bu kimsenin istemeyeceği, bölgeyi kaos ortamına sürükleyen bir gelişme olacaktır muhakkak.
Nükleer silah tehditlerinin havada uçuştuğu, insanların huzurlu bir güne başlama inançlarının giderek azaldığı bir coğrafyadan bahsediyoruz. Şöyle gözümüzün önüne haritayı bir getirirsek ülkemizdeki huzur ve barış ortamının ne kadar değerli olduğunu çok daha iyi anlarız.
Ortadoğu ateş çemberi, Güney Kafkasya diken üstünde, Balkanlar muamma… Böylesine bir fotoğrafın ortasında ise Türkiye bulunuyor. Dünya ekonomik kriz sürecinden geçerken, tüm ülkeler bundan etkileniyor. Ülkemizde de ekonomik sıkıntılar ve hayat pahalılığı çözüm bekleyen en öncelikli sorun belki de. Atılacak adımlar ve ekonomik programlar çerçevesinde yüksek enflasyon düşürülüp fiyat istikrarının sağlanarak refah seviyesinin yükseltilmesi ana hedef.
Yukarıda yazdığımız savaş coğrafyasında aslında ülkemizin kıymetini bilmemiz gerektiği bir kez daha ortaya çıkıyor. Kendi içimizde siyasi, ekonomik, kültürel ve daha birçok konuda tartışabiliriz amma kavga etmeden. Ülkedeki huzur ve barış iklimini bozmak isteyenlere fırsat vermeden. Unutmayalım bu ülke tüm zenginlikleriyle hepimizin ülkesi kıymetini bilelim…