Bugünkü yazımızda kaybettiğimiz değerleri ve insanlığımızın nasıl bir uçuruma sürüklediğini anlatmaya çalışacağız. Son zamanlarda hepimizi dehşet içerisinde bırakan adeta insanın kanını donduran bir takım vahşet haberleri duyuyoruz maalesef. Tarih boyunca suç işlemeye meyilli insanlar var olmuştur ve var olacaktır. Fakat bizim üzerinde durmaya çalışacağımız nokta yıllar boyu övüne geldiğimiz örf adet, aile yapısı değerleri nasıl oldu da kumdan kale gibi dağılıverdi.
Gelin dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışalım. Aslında övündüğümüz bütün değerleri kaybetme sebeplerinin başında yozlaşma geliyor. Nasıl mı? Anadolu insanının yaşadığı aşkları, hasretleri zorlukları, ayrılıkları, mutlulukları kısacası hayatını anlatan türküler ve onu dinleyenler cahil görülmedi mi? Mahalle baskısı adı altında dışlanmadı mı?
1970 ve 1980'lerde hayatın zorluklarıyla boğuşan ancak dertlerini hislerini arabesk müzik dinleyerek paylaşan milyonlara cahil ya da çok affedersiniz 'kıro' yani görgüsüz kaba saba muamelesi yapılmadı mı? Halbuki yıllar geçti bu arabesk şarkıları alt yapısına yeni soundlar ritimler ekleyip başka isimler söyleyince birden 'süper' şarkılar oluverdi. Bu iki örnek sosyal ve kültürel yozlaşmanın müzikal örnekleri. Asıl bizi derinden yaralayan ise, vahşi cinayetler, acımasız kavgalara neden olan yozlaşma.
Türk aile yapısı deriz ya hep, çekirdek aile. Yazılı eğitim öğretime başlamadan çekirdek ailede başlayan yazılı olmayan örf adetler. Maalesef hiç birisi kalmadı gibi. Anne baba evladının eve hangi saatlerde gelmesi gerektiğini söyleyemez duruma gelmiş. Şunu yapma derse tartıştığı evladına tepki verirse, kendisinin şikayet edilip "çocuklarına şiddet ya da psikolojik baskı uyguluyor" denilmesinden çekiniyor.
Bu çekirdek ailenin uğradığı deformasyon kısmı. Gelelim en önemli noktalardan bir diğerine. Gişe uğruna, rol model olmak uğruna zehir ve nefret saçan yayınlar. Daha önce defalarca yazdık çizdik, sosyal medyanın olumlu tarafları tamam ama, peki insanı insan olmaktan çıkaran, aşağılayan ya da şuursuz hale getiren tarafı. Bunlara nasıl dur denecek, denetimleri nasıl yapılacak. Filtreleme yaş sınırı artık hangi tedbir olur bilmiyorum ama tedbirlerden biri de bu belki de.
Bir diğer önemli nokta, cezalar yetersiz mi? Onlarca sabıkası olan birisi nasıl serbest olabiliyor sorusu. İşlediği suçtan dolayı adli kontrol, cezanın ertelenmesi ya da düşük cezalar suçlu da 'nasıl olsa ceza almam' algısını oluşturmamalı. Beklenti cezaların, yasalar ve kanunlar çerçevesinde hem kamu vicdanını rahatlatacak, suçu işleyenin yanı sıra aynı suça yeltenecek başka kişileri de caydırıcı olması.
Peki şiraze nasıl bu kadar kaydı bu denge nasıl sağlanacak. Elbette gelişen teknolojiyle dünyanın en ücra yerindeki gelişmelerin bile anında takip edilebildiği bir zaman dilimindeyiz. Olumlu ya da olumsuz örneklerin duyulması okunması ya da izlenmesi dakikalar içinde oluyor artık. Bize düşen ise yazımızın başında altını çizdiğimiz üzere hayatın her alanındaki yeniliklere açık olalım derken yozlaşma belasına kapılmamalıyız. Hayatımızın merkezi aileden başlayıp, sosyal yaşamda denetim ve bu kurallara uymayanlarla ilgili Mahkeme sürecindeki verilen cezaların kamu vicdanında karşılık bulmasını sağlamak.