7 Ekim'den bu yana Filistin'de yaşanan insanlık dramı karşısında,
vicdan sahibi milyonlar gibi biz de sessiz kalmadık, kalamazdık da.
Dünyanın gözü önünde çocuklar, kadınlar, yaşlılar soykırımcı İsrail tarafından katledilirken, milyonlarca masumun üzerine bombalar yağarken,
bizler her şeyden önce bir insan olarak elimizden geleni yapmaya çalıştık. Gayret gösterdik.
Sözümüzle, dualarımızla, katıldığımız protesto yürüyüşleri ile en çok da boykotlarımızla…
Evet, bir tüketim çağında yaşıyoruz.
Tüketim alışkanlıkları sadece ekonomiyi değil, siyaseti, kültürü ve hatta vicdanı bile şekillendirebiliyor.
Bu yüzden, İsrail ürünlerine karşı başlatılan boykot bir tüketici refleksi değil, bir insanlık onuru meselesiydi.
Bu refleksi küçümseyenler oldu. Alay edenler oldu. İnadına boykot edilen o firmalara gidip kahve içen alışveriş yapanlar oldu.
"Boykotla olmaz o işler" dediler. "Kimin malını kime boykot ediyorsun?" dediler. "Sembolizm" dediler, dediler de dediler.
Ama biz susmadık, çünkü mesele sadece bir ürünü satın almamak değil, bir duruştu. İnsanlıktan yana bir duruş.
Şimdi geldik günümüze…
CHP'nin, yerli firma ürünlerine karşı boykot çağrısı yapmasıyla birlikte aynı
çevrelerden "boykot en doğal haktır" sesleri yükselmeye başladı.
Hatta CHP'nin boykot çağrısına katılmayan ünlüler bile boykot edildi.
Ne güzel!
Ama sormazlar mı insana: Hani boykotla olmazdı bu işler?
Bir yerde "boykot işe yaramaz" deyip, öte yanda siyasal pozisyonuna göre boykotu meşrulaştırmak ikiyüzlülük değil de nedir?
Bu bir duruştan çok, duruma göre şekil alan tutarsızlık örneği değil mi?
İsrail'e karşı boykot yapanlara dudak bükenler, şimdi iç politik
hesaplarla yerli markalara karşı çağrı yapınca bunun adı çifte standart olur.
Boykot doğal bir haktır, evet.
Ama bu hakkı neye ve kime karşı kullandığın vicdanını ve ahlakını da ortaya koyar.
Bizler, Gazze'de ölen bebekler için boykot ettik.
O Gazzeli çocukların feryatlarının sustuğu gün, belki boykotu yeniden gözden geçirebiliriz.
Ama insan hakları, çocuk hakları ve sivillerin yaşamı gibi evrensel değerlere bu kadar duyarsız kalanların,
şimdi bir market ürününe bakarak "boykot" kelimesini ağızlarına almaları en hafifinden samimiyetsizliktir.
Boykotun sınıfı olmaz. Ama niyetin sınıfı olur.