Türkiye, yine büyük meydan okumalarla karşı karşıya.
Bölgemizde haritalar yeniden çizilir, ittifaklar ve işbirlikleri ezber bozan zeminde şekillenirken Ankara'nın sergilediği milli duruşa karşı gayri milli unsurlar bir kez daha harekete geçirildi.
Ülkemiz savunma sanayinin gözbebeği TUSAŞ'a yönelik terör saldırısını, hadisenin sıcaklığı içinde de olsa çok boyutlu değerlendirmek zorundayız.
Birincisi... Bu derece profesyonel terör eyleminin uzun süre öncesinden keşif ve planlamasının yapılmış olabileceğini öngörebiliriz.
İkincisi... Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan, BRICS Zirvesi için Rusya'nın
(Tataristan) Kazan kentinde iken
K.Kazan'daki TUSAŞ tesislerinin hedef
alınmasını özellikle zamanlaması açısından
uluslararası boyutuyla ele alabiliriz.
Üçüncüsü... Türk savunma sanayindeki yerli devrimden rahatsız olan tüm yabancı mihrakların sinsi planları bulunduğunu varsayabiliriz.
***
Eldeki ilk veriler...
PKK terör örgütünün taşeron olarak görevlendirildiğine, stratejik üretim merkezleri üzerinde kahpe bir üst aklın çalışma yaptığına işaret ediyor! Esasen
istihbaratın en çok duyarlı olduğu alanların
başında savunma sanayi ve çalışanları
geliyor. Ve maalesef dünkü saldırı,
yöntemi itibarıyla 2016 yılında Atatürk
Havalimanı'nda gerçekleşen terör eylemine
de çok benziyor.
Gelelim işin özüne...
Sen misin?
Büyük İsrail projesine karşı çıkan!
BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütü
ile dirsek teması kuran?
Türk Devletleri Teşkilatını hayata
geçiren!
Terörün belini kıran ve Edirne-
Kandil hattındaki küresel alçak kurguyu
bozan!
Yeni Hayat, Yeni Türkiye, Yeni Yüzyıl ideali ile her türlü riski göze alarak
terörü Türkiye'nin gündeminden tamamen
çıkarmak isteyen!
Listeyi uzatmak mümkün...
Tam da bu nedenle Sn. Cumhurbaşkanımızın
"iç cepheyi tahkim edelim" çağrısının ne kadar mühim ve gerekli olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Sn.
Devlet Bahçeli'nin,
"Türkiye ve Türk milleti için her fedakârlığı yapmaya, her çileye katlanmaya, lazım gelen her adımı atmaya kararlıyız, inançlıyız, tarih huzurunda diyorum ki, yeminliyiz" sözünün hakiki
karşılığı net olarak ortaya çıkıyor.
Bu aşamada...
"Devlet'in aklı" ile
"Devlet aklının", milletin vicdanında karşılık bulması umulan yeni bir dönemin kapıları aralanıyor.
İçinde, ince ayar gerektiren unsurlar barındırsa da Devlet Bey'in tarihi inisiyatifinin, terörü besleyen küresel çetelerin tüm hesaplarını bozduğuna, Türkiye'yi ve Türk milletinin varlığını hedef alan odakları derinden sarstığına kuşku yok.
Diyorum ki...
Teröristle amansız mücadele sürecektir.
Terör ve maşaları Türkiye'yi
"kızıl elmasından" uzaklaştıramayacaktır.
Devlet Bey, -tabiri caizse-
"kar küresini" şöyle bir sallamış ve hakiki görüntünün
belirginleşmesi için özveri göstermiştir.
Cumhurbaşkanımız da
"tarihi fırsat penceresine" değinerek,
Cumhur İttifakı kimliğiyle de Devlet Bey'e destek vermiştir.
Bu vesileyle...
TUSAŞ'taki canlarımızla birlikte tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Türk devleti, onların kanını inşallah yerde bırakmayacaktır!