‘Bölgesel Sahiplenme Girişimi!’
19 devlet ve hükümet başkanı, 73 bakan, 57 uluslararası örgüt temsilcisi, 147 ülkeden toplam 4 bin 451 katılımcı. En geniş perspektifle hazırlanan 52 panel.
Dün, üçüncüsü gerçekleşen Antalya Diplomasi Forumu (ADF) küresel siyasi-stratejik etkileşim zeminleri içinde bir marka haline geldi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın himayeleri, önceki Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun yüksek öngörüsü, merhum Büyükelçi Murat Karagöz'ün gayretleri ve şimdi bayrağı daha ileri taşıyan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın öncülüğüyle dünya diplomasisinin kalbi Antalya'da atıyor.
Forum, sadece konukları ile değil bölgesel krizlerin çözümünde sergilediği iradesiyle de benzerlerinden ayrışıyor.
Bugün, Gazze'de kalıcı ateşkes, garantörlük mekanizması, iki devletli çözüm planı masada.
Dün, Rusya-Ukrayna Barışı, Azerbaycan-Ermenistan arasında kalıcı barış, Türkiye-Ermenistan ilişiklerinin normalleşme ajandası gündemdi.
Uluslararası sistemin meşruiyet bunalımına girdiği, kural temelli global nizamın kökten sarsıldığı bir dönemde, ADF'de çok isabetli biçimde ana tema "Krizler Döneminde Diplomasiyi Öne Çıkarmak" olarak belirlendi.
Ayrıca...
Ortadoğu'da Barış ve Güvenlik İçin Bir Garantörlük Modeli Arayışı, Gazze Temas Grubu, Adil Bir Uluslararası Düzen İçin Farklılıkları Gidermek, Krizler Döneminde Yenilikçi Arabuluculuk, Afrika'nın Potansiyelini Ortaya Koymak, Balkanlarda Risk ve İmkânlar, Uzay Diplomasisi: Yeni Fırsatları Keşfetmek, Terörle Mücadelede Yeni Sınamalar da akıl yürütme, fikir ileri sürme başlıkları arasında...
Özetle...
Bakan Fidan'ın da işaret ettiği gibi diplomasinin yapılış biçimi, aktörleri, araçları değişiyor. Yani... Hem değişimi yönetmek hem de uyum sağlamak gerekiyor.
Tabii bir ilave de benden... Bugünkü diplomasinin sürdürülebilirliği, "güçlü, etkin, sonuç üreten istihbaratla" da atbaşı gidiyor.
Unutmadan...
Fidan'ın, sorun çözme yöntemi olarak geliştirdiği şu kavramlaştırmasını bir kenara not edin lütfen.
"Bölgesel Sahiplenme Girişimi!" Neden? Çünkü görünür gelecekte yeni ve etkileyici örneklerini göreceğiz de ondan...
***
NEVRUZ! ERKEN UYARI...
Şunun şurasında yerel seçimlere 29 gün kaldı. Propaganda çalışmaları güven ve huzur içinde, kendi doğalında ve tolere edilebilir polemik düzeyinde devam ediyor. Gönül arzu ediyor ki kampanyalar bu olgunlukta sürsün.
Lakin önümüzde özel anlam yüklenen bir gün var! Esasen Türk dünyasına ve Ortadoğu halklarına özgü, baharın gelişini kutlama geleneği maalesef bizde başka türlü siyasi uyanışların (bölücülüğün) sembolüne de dönüştürüldü.
Gelinen aşamada dikkat edilmesi gereken husus şu:
31 Mart Seçimleri, sanki sadece İstanbul seçimiymiş gibi körüklendikçe, İstanbul'daki Kürt kökenli seçmen manipüle edildikçe, 21 Mart Nevruz Günü, geçmiş yılları hatırlatan nitelik kazanabilir.
Kürt kökenli seçmeni, sivilleri durup dururken güvenlik güçleriyle karşı karşıya getirecek provokatörler boy gösterebilir. Böylece bilenen bu seçmen grubunun, özgür ve özgün olarak değil de alternatif isme adrese teslim oy vermesi kurgulanabilir. Sonra, fatura devlete kesilmek istenebilir. Müteyakkız olmakta fayda var!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)
- Kayyum kararları ve arka planı... (05.11.2024)
- CHP-DEM... Birliktelik yapay, hesaplaşma gerçek! (02.11.2024)