Ar damarı... Maneviyat zırhı...
Tekil olaylara hızlı ve yaygın tepki vermeyi başarıyoruz. Sonra... Oturuyoruz, konuşuyoruz, dağılıyoruz. Haliyle yapısal sorunlara çözüm üreten reçeteler de rafa kalkıyor. Kolektif aklın ürünü çözümler, kolektif davranışa dönüşemeden görev olarak birkaç kişinin sırtına bindiriliyor. Ta ki aynı sorunla tekrar yüzleşinceye veya bir başka olay patlak verinceye kadar...
Son dönemde ortaya çıkan figürler, çetrefilli ilişkiler, lüks harcamalar, kayıt dışı paralar bize günlük bir meselenin ötesinde mesajlar veriyor.
Ülkemizde değerler sistemi çok sert bir biçimde hırpalanıyor. Aile müessesesi zayıflatılıyor. Ahlaki ölçütlerin içi boşaltılıyor.
Örneklendirecek olursak...
1980'ler Türkiye'nin kapalı ekonomiden, dışa açık piyasa ekonomisine geçiş yılları idi. Döneme, "köşe dönme" anlayışı damga vurmuştu. 1990'lara yüksek enflasyonlu günler, kısa ömürlü hükümetler eşlik etti ve "fırsatçılık, uyanıklık" diye tanımlanan davranış kalıpları yerleşti. 2000'li yıllar ise sosyal medya ağları üzerinden "fenomenler çağının" kapısını araladı.
Her gün geniş kitlelere ulaşan, ne idüğü belirsiz figürler, daha düne kadar yalın ayak başı kabak dolaşırken birden bire hazmedilmemiş ve hak edilmemiş servetlerin sahipleri olarak karşımıza çıkarıldılar. Berbat hayatları kendilerini ilgilendiriyordu, ilgilendirmesine de. Topluma, bilhassa gençlere rol model olarak sunulmaları başlı başına bir sosyal yaraya dönüşüyordu.
Aynı anda cinsiyetsizleştirme içerikli yayın ve yorumlar da servis edilmeye başlandı
Böylece... Pandemiden bu yana sosyolojik kırılma yaşayan Türk toplumu, ekonomik koşulların da etkisi ile "İnandığı gibi yaşamayan ama yaşadığı gibi inanan kitlelerin" kimlik bunalımına sürüklendi.
Yetmedi... Bu tabloya bir de "TC" yani "Tanıdıklar Cumhuriyeti (!)" eşlik etti. Çalışmadan, emek vermeden bir tanıdığın sırtına binenlerin sınıf atladığı algısı, -siyasi parti ayırt edilmeksizin- Ankara'yı adeta esir aldı.
Alt-orta gelir grupları; sosyal medyanın yanıltıcı, yönlendirici, sanal dünyasını yaşarken üst gelir gruplarında ise sınıfsal açıdan terfi etmiş, bir kaç kuşağa yayılan servetin temsilcileri olmadıkları için paranın esiri haline gelmiş ama tanınmış kişiler türedi. Son "Fon" hadisesinde görüldüğü gibi...
Kim ne derse desin... Daha önce Sn. Devlet Bahçeli'nin gündeme taşıdığı "Toplum Ruh Sağlığı Yasa Önerisini" ciddiyetle ele almak, aileyi ayakta tutacak formüllere dört elle sarılmak zorundayız!
***
ÖZGÜR BEY Mİ, ÖZGÜN BEY Mİ?
CHP'nin çiçeği burnunda genel başkanı Özgür Özel'i hemen eleştirmeyelim, bir süre izleyelim istiyoruz. Ama O, buna fırsat bırakmıyor. Belli ki siyasi rüştünü ispatlamak istiyor...
Sağı ve liberal oyları İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na bırakıp, solu ve Kürt oyları toparlamak için büyük fakat riskli laflar ediyor. Dikkat çekmeye, gündem yaratmaya çabalıyor. Eyvallah!
Gel gör ki... Devleti ameliyat masasına yatırmaya kadar varacak sözlerin önünü, arkasını iyi hesap etmek gerekiyor. "Türkiye'de herkes eşittir, Kürtler daha az eşittir" dediniz mi... Birilerinin hoşuna gidebilir ve belki günü kurtarabilirsiniz. Ama sonrası? Kayyum atanan belediyeler üzerinden "anayasal eşitlik" temelini sarsmak tehlikeli bir girişimdir. O belediyelerin terörle ilintisi/ilişkisi bir sır değildir. Ha, derseniz ki... "Belediye başkanı hakkında mahkeme kararı beklensin veya belediye meclisi içinden seçim yapılsın!" Bu, anlaşılır ve hatta makul bir teklif olur. Yoksa... Yarın bölgesel özerklik, federatif yapı, çift resmi dil ve buna dayalı eğ-i tim, Anadolu Cumhuriyeti gibi üst perdeden taleplerle karşılaşırsanız, ne yapacağınız bilemezsiniz. Olan da CHP'ye ve umut bağlayan tabanına olur. Bizden söylemesi!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)
- Kayyum kararları ve arka planı... (05.11.2024)
- CHP-DEM... Birliktelik yapay, hesaplaşma gerçek! (02.11.2024)